KOLAJEN REHBERİ

kolajen

Konu yaşlanma karşıtı bakım olduğunda kolajenden söz etmemek imkansız. Nitekim kolajen, yalnızca pürüzsüz bir cilt için değil; vücudunuzu ayakta tutacak güce sahip olmanız açısında da oldukça önemli. Vücudunuz doğal olarak kolajen üretse de biyolojik ve çevresel faktörlerden dolayı bu üretim yavaşlayabiliyor. Bu noktada ise imdadınıza kolajen besin takviyeleri yetişiyor. Kolajen bazlı kremlerden tabletlere pek çok ürün mevcut. Üstelik bu ürünler günlük hayattaki popülerliğini giderek artırıyor. Peki kolajen tam olarak ne ve ne işe yarıyor? Kolajen kullanımı faydaları ve daha fazlası hakkında merak ettiğiniz tüm soruların yanıtlarını bu yazıda bulabilirsiniz. 

kolajen

Kolajen Nedir?

Kolajen vücutta en bol bulunan protein türü. Aynı zamanda kemik, deri, kas ve bağ yapısının ana bileşeni olarak biliniyor. Yunanca “kolla”, yani tutkal kelimesinden türeyen kolajeni vücudunuzu bir arada tutan bir tutkal gibi düşünebilirsiniz. 

Kemikler, eklemler, tırnaklar, deri ve tendonlar başta olmak üzere hemen hemen tüm vücudunuzda yer alıyor. Ayrıca korneada, kan damarlarında ve dişlerde de bulunabiliyor. Kısacası vücudunuzun oldukça önemli bir parçası.

Vücudun farklı bölgelerinde 28 farklı kolajen türü bulunuyor. Her kolajen tipinin ise farklı aminoasit yapısı var. Vücudunuz ihtiyaçlarını göz önünde bulundurduğunuzda, en önemli üç kolajen türünden bahsetmek mümkün:

Tip I Vücudunuzda en çok bulunan kolajen türü. Tendonlar, deri, kemikler, kıkırdak ve bağ dokuları da dahil olmak üzere hemen hemen her dokuda bulunuyor.

Tip II – Çoğunlukla kıkırdakta bulunuyor.

Tip III Kaslarda, organlarda, arterlerde, karaciğer ve bazı bağ dokularında bulunuyor.

kolajen

Kolajen Ne İşe Yarar?

Zamanla vücudunuzun ve cildinizin bir zamanlar hatırladığınız gibi görünmediğini veya hissetmediğini fark ettiniz mi? İşte bu, kolajen üretiminin yavaşladığının bir göstergesi. Vücut, “kolajen sentezi” olarak bilinen bir süreçle kendi kolajenini üretiyor. Yaşlandıkça, vücuttaki kolajen bozulmaya başlıyor ve üretimi yavaşlıyor. 20’li yaşların sonlarında, 30’lu yaşların başlarında başlayan bu süreçle birlikte ciltte ince çizgiler ve kırışıklıklar ortaya çıkıyor; eklem ve kas ağrıları yaşanıyor.

Ne yazık ki zamanı geri almak ya da süreci tersine çevirmek mümkün olmuyor. Durum böyle olunca pek çok insan çareyi sağlık destek ürünleri kullanmakta buluyor. Kolajen takviyeleri etkisini yaklaşık 8 haftada göstermeye başlıyor. Peki bu etkiler neler?

Kolajen faydaları saymakla bitmese de en önemli özelliği; lifli yapısı sayesinde cilde, kemiklere, kaslara, tendonlara, bağlara, yani hem sert hem de yumuşak dokulara yapı, güç ve esneklik kazandırması. Bu da özellikle cilt ve saç bakımında oldukça kritik bir önem taşıyor.

  • Kolajenin cilde faydaları

Kolajen liflerinin cilt hücrelerine sıkıca bağlı olması durumunda cilt genç ve elastik bir görünüme sahip oluyor. Zamanla bu bağın bozulması sonucunda ciltte kırışıklıklar ve sarkmalar meydana geliyor. Cilt yaşlandıkça kolajen üreten hücreler de kendilerini genç ciltteki kadar hızlı veya etkili bir şekilde yenileyemiyor.

Kolajen takviyeleri, cilt görünümünü iyileştirmeye ve yaşlanmanın gözle görülür etkilerini azaltmaya yardımcı oluyor. 2015 yılında yapılan bir araştırma bunu kanıtlar nitelikte. Araştırmanın sonuçlarına göre kolajen takviyesi aldıktan 8 hafta sonra katılımcıların cildinin hem hidrasyonunda hem de kolajen yoğunluğunda önemli gelişmeler olduğu görülmüş. 

  • Kolajenin saça faydaları

Kolajen, saça parlak ve canlı bir görünüm kazandırıyor. Kolajen miktarında bir düşüş olduğunda ise yalnızca bu görünüm değil; saç derisinin sağlığı da etkileniyor. Saç, esnekliğini ve kalınlığını kaybetmeye başlıyor; cansız ve mat bir görüntü ortaya çıkıyor.

Bu noktada kolajen kullanımı, saç bakımı için gerekli besinleri, gücü ve nemi sağlıyor. Kolajen takviyelerinin sindirimi daha kolay olduğu için sonuçları, diğer saç dökülmesi ürünlerine kıyasla daha hızlı ortaya çıkıyor. Kolajen ayrıca kan dolaşımını iyileştiren bir özelliğe sahip. Böylece saç köklerine yeterli besin gönderilmesini sağlıyor ve saç dökülmesini azaltıyor. Saç ve tırnakta bulunan keratini doğrudan besleyerek kırılmaların önüne geçiyor. 

Öte yandan kolajen içmenin faydaları saç ve ciltle sınırlı değil. Kolajende bulunan ve glisin adı verilen aminoasit sayesinde uyku kalitesi artıyor. Ayrıca kolajen takviyeleri kolay sindirime yardımcı oluyor. Yeterli kolajen olmadan zayıf ve kırılgan hale gelebilen arterleri güçlendirerek kalp sağlığını olumlu yönde etkiliyor.

Kolajen takviyeleri düzenli egzersiz yapan insanlar tarafından da sıklıkla tüketiliyor. Bunun nedeni ise kemikleri, kasları, tendonları ve bağları güçlendirerek spor yaralanması riskini azaltması.

Kolajen etkileri, takviyeler dışında yaşam koşullarınızı iyileştirmek gibi yollarla da geri kazanılabiliyor. Sigara içmek, çevre kirliliği, aşırı şeker tüketimi ve ultraviyole (UV) ışığının etkileri, foto-yaşlanma olarak bilinen erken yaşlanmaya neden oluyor. Bu faktörleri hayatınızdan çıkararak kolajen üretimini hızlandırabilirsiniz.

kolajen

Kolajen İçeren Besinler

Beslenme düzenine dahil edilebilecek bazı besinlerle de doğal kolajen takviyesi almak mümkün. Peki kolajen nelerde var? İşte kolajen içeren bazı besinler:

  • Kemik suyu

Söz konusu kolajen olduğunda akla ilk gelen besin, kemik suyu oluyor. Hayvan kemiklerinin suda kaynatılmasıyla yapılan kemik suyu; kalsiyum, magnezyum, fosfor, kolajen, glukozamin, kondroitin, aminoasitler açısından oldukça zengin bir besin. 

  • Tavuk

Daha önce çiğ tavuk gördüyseniz, muhtemelen ne kadar çok bağ dokusu içerdiğini fark etmişsinizdir. Bu dokular, tavuğu kolajen açısından zengin hale getiriyor.

  • Balık ve kabuklu deniz ürünleri

Diğer hayvanlar gibi balıklar ve kabuklu deniz ürünleri de kolajenden oluşan kemiklere ve bağlara sahip. Ancak kötü haber şu ki severek tükettiğiniz balık etinin kafa, pul ve göz küresi gibi daha az tercih edilen kısımları daha fazla kolajen içeriyor. 

  • Yumurta beyazı

Yumurta, diğer pek çok hayvansal ürün gibi bağ dokuları içermese de yumurta akı, kolajen üretimi için gerekli aminoasitlerden biri olan prolini yüksek miktarda içeriyor.

  • Turunçgiller

C vitamini, vücudun kolajen üretiminde önemli bir rol oynuyor. Dolayısıyla portakal, greyfurt, limon ve misket limonu gibi turunçgilleri tüketmeyi ihmal etmemeniz gerekiyor.

  • Kırmızı meyveler

Çilek, ahududu, yaban mersini gibi kırmızı meyveler, kolajen üretimini artırmaya yardımcı antioksidanlarla dolu.

  • Sarımsak

Kükürt bakımından zengin olan sarımsak, kolajen parçalanmasını önlemeye yardımcı oluyor. Sarımsağı beslenme düzeninizin bir parçası haline getirdiğinizde kolajen üretiminizi daha kaliteli bir hale getirebilirsiniz.

  • Yeşil yapraklı sebzeler

Ispanak, lahana, pazı ve diğer yeşil yapraklı sebzelerin sağlıklı beslenmede kilit rol oynadığı herkes tarafından biliniyor. Peki kolajen üretimine de yardımcı olduğunu biliyor muydunuz? 

  • Fasulye

Fasulye, kolajen sentezi için gerekli olan aminoasitleri içeren yüksek proteinli bir besin. Ayrıca kolajen üretimi için gerekli olan bakır açısından da oldukça zengin.

  • Kaju 

Canınız kuruyemiş çektiğinde aklınıza kaju gelsin. Çünkü kaju, içinde bulunan çinko ve bakır ile kolajen üretimini artırıyor.

  • Domates

Gizli bir C vitamini kaynağı olan domates, aynı zamanda güçlü bir antioksidan kaynağı. Bu özelliğiyle vücudunuzdaki kolajen üretimini destekleyen bir özelliğe sahip.

Özetle, kolajen yalnızca pürüzsüz ve elastik cilt sağlamakla kalmıyor. Aynı zamanda eklem ağrıları ve sindirim zorluğu gibi pek çok sağlık probleminin azalmasına da yardımcı oluyor. Bu nedenle vücudunuzda ihtiyacınız kadar kolajen bulunması önemli. Bulunmadığında ise imdadınıza kolajen içeren besinler ve takviyeler yetişiyor. Sizin ve bedeniniz için en uygun kolajen takviyesi içinse mutlaka bir uzmana danışmanız gerekiyor.

Önceki YazıSonraki Yazı