İstanbul’un iyi ki adaları var. Nefesi gibi, kaçamağı gibi. Uzaktan İstanbul’a bakma şansı veren, temiz havası, motorsuzluğuyla birkaç saatliğine keşmekeşten uzaklaştıran sıra sıra dizili, irili ufaklı Adalar.
Büyükada, Heybeli, Burgaz, Kınalı, Sedef…
Bostancı’dan, Kadıköy’den Beşiktaş’tan sabah saatlerinde vapuru yakalayıp, denizin üzerinde keyifli bir seyahat. Sonrasında egzoz kokulu olmayan sokaklardasınız. Adalar’ın da her biri kendi içinde ayrı ama, geneli size eski Türk filmleri hissi veren müstakil havalı evlerle bezeli sokaklar. Hayatın daha yavaş akma hissi… Bisikletli ve at arabalı turlar…
Büyükada şimdilerde en çok turist akınına uğrayan ve hala Prens Adaları arasında en popüler olanı. Ancak onun da kaçamak ve kuytu köşeleri var. Ada’nın arka taraflarında özellikle yazın yürüyerek gitmenin zor olabileceği birçok plaj var. Eskibağ Restoranı da bu plajlardan bir tanesinin üst kısmında yer alıyor. Alt tarafı plaj, üst kısımda ise muhteşem bir manzaranın içinde sevimli salaş bir restoran bulunuyor.
Bostancı üzerinden şehir hatları veya Mavi Marmara vapurları ile Adalar’a geçebilirsiniz. Saatleri kontrol etmekte fayda var. Kalabalık ekiplere özel tekne veya deniz taksi opsiyonu da makul fiyatlı olabilir. Ne yalan söyleyeyim, turist kalabalığından ötürü Adalar içinde en gitmeye çekindiğim Büyükada idi. Ancak bileni az müdavimi çok ve ferah bir mekana gideceğimiz için bir şans vermeye değer buldum. Nitekim Büyükada’ya indiğimizde fayton sırası 2 saat beklemeyle bitecek gibi değildi. Zaten faytona binerek atlara eziyet etme fikri hiçbirimizin hoşuna gitmiyordu. Bisiklet kiralasak pedal çevirecek enerjimiz yoktu çünkü kahvaltıyı beklemiştik. Mayıs başı olması sebebiyle Eskibağ Restoranı’nın tekne servisi de henüz başlamamıştı. Derken iskelede farklı restoranların teknecilerine rastladık. Sağ olsunlar bizi başka bir plaja bırakacaklarını, oradan da özel bir başka teknenin bizi alabileceğini söylediler. İşte dedik, ada insanı yardımseverliği ve tatlılığı bu olsa gerek. Adeta VIP hizmet ile Eskibağ’ın plajına vardık, maviler içinde son derece keyifli bir turdu. Hem de sıcağın altında eziyet çekmeden, püfür püfür.
Tahta iskemle ve masaları ile dik tepedeki bu salaş restoranda otururken adeta denizin içinde gibisiniz. Bana daha çok Antalya’da falezleri ve uçsuz bucaksız görünen maviliği anımsattı.
Kahvaltı sofrası oldukça zengin. Çeşit çeşit reçellerden en çok beğendiklerim havuç reçeli ve cevizli patlıcan reçeli oldu. Peynir tabağıyla gelen sucuk çok lezzetliydi. Yumurtalarımızın birini menemen, diğerini sucuklu yumurta olarak sipariş ettik. Hellim de, menemen de güvecin içinde geldi.
Burada yalnızca kahvaltı yok, günün her saati gelebilirsiniz. Mezeler sürekli değişiyor, vitrin çok canlı görünüyor. Mutfaktakilerle sohbet etmeye gittiğimde büyük bir cam servis tabağının içinde semiz otlu, kayısılı, beyaz peynirli ve cevizli salata gördüm. Erman Bey elleriyle hazırlamış, mekan açıldığından beri burada. Turuncu kayısılar taç, rende beyaz peynir ise saç gibi olduğu için bu gösterişli salatanın adını “Kraliçe” koyduk – bakalım kalıcı olacak mı bu isim! Salataların son dokunuşunu portakal, limon, zencefil, zeytinyağı ve sarımsaklı özel bir sos ile yapıyorlar.
5 yıl öncesinde boş bir ev olan Eskibağ’ın tanınan yüzü Fiko Baba. Fiko Baba 32 senedir Büyükada’da yaşıyor, yıllarca telekomünikasyon sektöründe devlet memurluğu yaptıktan sonra burada çalışmaya başlamış. Buranın sahibi kimdir diye sorduğumuzda; “Sahibi ben değilim, sizlersiniz çünkü siz keyfini siz çıkarıyorsunuz!” diyor. Fiko Baba az rastladığımız türden etrafına neşe saçan biri.
Merkezden Eskibağ’a ve tersi yönde tekne seferleri her yıl Haziran ayından itibaren başlıyor. Biz etrafı görmek adına yürüyerek Büyükada merkeze döndük. Güneşin etkisi geçmesine rağmen yine de yorucuydu. Yol üzerinde hediyelik eşyacılar, takı satıcılarında keyifle oyalandık. Merkeze indiğimizde 1961’den beri açık olan ve Büyükada’nın en popüler ve eski dondurmacılarından olan Roma Dondurma’dan birkaç top dondurmamızı da aldık. Adalar arası yolcu taşıyan vapuru beklerken de bir fırının önünde çayımızı içtik. Akşam yemeğimizi yemek üzere Heybeliada üzerinden Burgazada’ya bir başka müthiş ada restoranı Barba Yani’ye geçtik. Barba Yani ile ilgili notlara bu yazımdan ulaşabilirsiniz.
Adres: Nizam Mah., Büyük Tur Yolu No: 5, Halik Mevki, Adalar, İstanbul
Telefon: 0216 382 38 20