1990 sonrası doğanların son anda yetiştiği, 2000 sonrası doğanların ise hiç denk gelmediği bir olgu var: evde nüfus sayımı. Bilgisayar çağında evlere gidip insanları tek tek saymak kulağa saçma gelebilir ama dijital teknolojinin hayatımızda olmadığı dönemlerde nüfus sayımının evden yapılması gerekiyordu. Evde nüfus sayımına artısıyla eksisiyle son verildi. Ama bilhassa 90’larda yapılan nüfus sayımları 80’li yıllarda doğan çocukların hafızalarında yer etti. Peki, o sayımlarda neler oldu?
Nüfus Sayımı Nedir?
Bir ülkedeki genel nüfus sayımı, o ülkede kaç vatandaşın yaşadığını tespit etmek yapılır ve sonrasında nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfus özellikleri incelenir. (Nüfus sayımının amaçları hakkında daha ayrıntılı bilgi almak isterseniz Dünya Nüfus Günü yazımızı da ziyaret edebilirsiniz.) Osmanlı Devleti’nde ilk nüfus sayımı savaşa katılacak Müslüman askerlerinin sayısını öğrenmek ve yeni vergi kaynakları bulmak için 1831’de gerçekleştirildi. Türkiye Cumhuriyeti’nde ise ilk defa 28 Ekim 1927 tarihinde nüfus sayımı yapıldı ve bazı istisnalar haricinde 5 yıllık aralarla düzenlendi.
Evde nüfus sayımı yapılacağı zaman sokağa çıkma yasağı ilan edilirdi. Evet, sokağa çıkmak yasaklanırdı ve sokağa çıkanlar hakkında cezai işlem yapılacağı söylenirdi. “Evde nüfus sayımını kim yapar?” sorunuzun yanıtı da şöyle: Türkiye’de istatistik işlerini yürütmekten sorumlu kurum Türkiye İstatistik Enstitüsü (TÜİK), eski adıyla Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE). Evlerde sayıma DİE çalışanları gelir, ellerindeki soruları size sorar ve cevaplarınıza göre defterleri doldururlardı. Evde nüfus sayımı elbette yüzde yüz sağlıklı sonuç vermezdi çünkü ülke çapında yasağı delenler, saklananlar, nüfus kağıdını kaybedenlerin haddi hesabı olmazdı.
1990 Nüfus Sayımı ve 1997 Nüfus Sayımı
Peki, 90’lar nüfus sayımını diğer sayımlardan farklı kılan ne? Evde yapılan nüfus sayımlarının sonuncusu aslında 2000 yılındaydı ve 2007 yılından itibaren sokağa çıkma yasağı olmadan adrese dayalı seçimler yapılmaya başlandı. 1990 ve 1997 yılındaki nüfus sayımları de facto nüfus sayımlarının son iki tanesiydi. De facto sayım, görevliler geldiğinde adreste fiilen bulunan kişilerin tamamının sayılmasına dayanıyordu. 1997 sayımında herkesin ikamet ettiği yerin bilgileri alındı ve 2000 nüfus sayımı onlardan farklı olarak herkesin kendi mahallesinde, yani de jura tarzında yapıldı.
1990 ve 1997 seçimlerinin Türkiye adına birçok değerli istatistiki bilgi sunduğu kesin. Evde tek tek sayılmanın çağ dışı olduğu konusunda da hemfikirizdir sanırım. Ama işte, 80’li yıllarda çocuk olanlar için durum biraz daha romantik. 90’lar nüfus sayımı, o dönemde bile kalabalık olan İstanbul gibi büyük şehirlerin sokağa çıkma yasağıyla birlikte hayalet kasabaya dönüşmesi, arkadaşını ve bisikletini kapabilen çocukların doyasıyla eğlenmesi ve eve yabancı birinin gelip sorular sorması gibi ilginç ayrıntılarıyla unutulmazlarımız arasında yerini aldı.
Nerede O Eski Günler…
İllere göre nüfus bilgileri veya nüfus artış oranları gibi bilgiler vermektense o dönemin çocuğu olarak sizinle evde nüfus sayım günlerinden kalma bir hatıramı paylaşmak isterim. Evde nüfus sayımı görmeyenlere fikir versin, görenlere de geçmişi yad ettirsin.
1990 nüfus sayımı. Maalesef sokağa çıkma yasağında dışarı çıkabilen çocuklardan biri değildim. Kardeşim de daha doğmamış. Nüfus sayımı yapılacak ve dışarı çıkmak yasak! Üstelik, eve biri gelecek ve bize sorular soracak! Heyecanlı bekleyiş kapının çalınmasıyla sona erdi. Bir görevli elinde kocaman bir şeylerle (defter, kağıt, vb) içeri girdi. Bir yetişkin için en sıkıcı anlar sayılabilecek o saatler altı yaşında bir çocuk için müthiş. Görevli, anneanne evinin neredeyse tarihi olan masasına geçti. O sırada hanede bulunan kişilere nüfus sayımı sorularını yöneltti. Yetişkin kalabalığının arasında neler yazdığını görmeye çalışmıştım ama kısa boyumla hiçbir şey görememiştim.
90’lar nüfus sayımı her ne kadar hafızamızda yer etse de bu teknoloji çağında evde nüfus sayım geleneğini hala sürdürmediğimiz şanslıyız.