Derin felsefe ve güçlü mizah anlayışıyla hayatımızda önemli bir yer etmiş ve sözlü eserleriyle nesilden nesile ulaşmayı başaran Nasreddin Hoca, her yıl 01-07 Temmuz tarihlerinde Uluslar Arası Nasreddin Hoca Şenlikleri ile tekrar tekrar hatırlanıyor. Biz de Nasreddin Hoca’yı en komik fıkralarıyla tekrardan okuyucuyla birlikte hem hatırlayalım hem de biraz tebessüm edelim istedik. Haydi, her seferinde tekrar tekrar gülmemizi sağlayan o fıkraları okuyalım:
Sünnettir Diyeyim de Onu da mı Yiyin?
Nasreddin Hoca’nın evine bir gün üç molla misafirliğe gelir. Üçü de birbirinden obur şeylermiş. Hoca ne yemek çıkarmışsa silip süpürmüşler. O kadar ki sahanlarda yemek bitince, bunu da “sünnettir” diye ekmekle iyice sıyırıvermişler. Bu sırada odaya Hoca’nın oğlu girmiş.
Mollalar Hoca’yı memnun etmek için:
-Aman ne güzel çocuk… Adı ne bunun? diye sormuşlar.
-Adı Farzdır, demiş.
Mollalar şaşırıp birbirlerine bakmışlar:
-Bu ne biçim isim Hoca Efendi? demişler. Şimdiye kadar böyle bir isim hiç duymamıştık.
Hoca hemen taşı gediğine koymuş:
-Yahu, sünnet diyeyim de onu da mı yiyin?
Yemesi Kolay Olsun Diye!
Timur’un defterdarları hesapta bir yanlışlık yapar.
Bunun üzerine Timur çok kızar ve o defterdara kağıtları yedirir, işten de kovar.
Yerine Nasreddin Hoca’yı alır. Nasreddin Hoca, hesapları yufka üzerine yapmaya başlar. Timur, durumu görünce haliyle sebebini sorar.
Cevap da tam Hoca’dan beklenildiği gibidir:
-Yemesi kolay olsun diye Hünkarım!
Hayalin Kokusunu Alan Komşular :)
Nasreddin Hoca’nın canı bol naneli, yoğurtlu çorba istemiş. Şimdi sofraya gelse de kaşıklasam diye düşünürken kapı çalınmış.
Komşunun çocuğu elinde kâseyle gelip :
– “Babamın selâmı var. Sizden biraz nâneli, yoğurtlu çorba istedi” demiş.
Hoca gülümseyerek:
– “İşe bak!” demiş. “Bizim komşular hayalimin de kokusunu alıyorlar!”
Zikir Eden Ev!
Nasreddin Hoca ile arkadaşları Konya’da bir eve akşam yemeğine davet edilmişler. Ev eski ve ahşap, bastıkça tahtalar gıcırdıyor, hoca laf atmış :
-Evin tahtaları ses veriyor!
Adam ukala ya :
-Bizim ev pek sofudur, ara sıra zikreder!
Hoca laf altında kalır mı :
-Ya aşka gelip secdeye varırsa?
Et Buysa Kedi Nerede?
Hoca’ nın canı et yemeği istemiş bir gün. Kasaptan iki kilo et alıp evine götürmüş.
– Akşama güzelce pişir bunları, demiş hanımına. Ne var ki o gün eve hanımı misafirleri gelmiş. Kadıncağız eti pişirip onlara ikram etmiş. Akşamda bir tarhana çorbası çıkarmış. Hoca’ nın önüne.
– Et nerde demiş Hoca. Kadın doğruyu söyleyeceğine bir yalan kıvırmış.
– Eti kedi yedi, demiş.
– Getir şu kediyi bakalım demiş Hoca. Sonra teraziyi çıkartıp kediyi tartmış. Bakmışlar ki tam iki kilo geliyor. Hoca hanımına sormuş:
– Peki hanım demiş, kedi bu ise bizim et nerede? Et buysa kedi nereye gitti?
Nasreddin Hoca: “Hırsızın Hiç mi Suçu Yok?”
Bir gün Nasreddin Hoca’nın eşeği çalınmış. Can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış. Birisi :
– Hocam demiş niye ahırın kapısına iyi bir kilit takmadın sanki ?
Bir başkası :
– Evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor ? diye konuşmuş.
Bir diğeri de :
– Hocam demiş, kusura bakma ama eşeğin çalınmasına en büyük sebep yine sensin. Çünkü doğru dürüst bir ahırın bile yok. Nerden baksan dökülüyor. Hoca kızmış :
– Yahu demiş, iyi, güzel de kabahatin hepsi benim mi ? Hırsızın hiç mi suçu yok?
Sizin en sevdiğiniz Nasreddin Hoca fıkrası hangisi? Yorumlarınızı bekliyoruz.