Muğla’nın Köyceğiz ilçesinin Ekincik köyüne tatile gittiğimde tanıştığım yerlilerin çoğunun arıcılık işiyle uğraştığını öğrendim. Meğer ne zahmetli, ne zor bir işmiş. Mucize besin balın bizim soframıza gelene kadar nasıl bir yol izlediğini ilk ağızdan öğrendim. Doğadaki en minik, zeki ve çalışkan hayvan türünün ürünü olan “bal” mucizevi diyebileceğimiz bir oluşum sürecine sahip. Geçmişte ve günümüzde ilaç olarak kullanıldığını biliyoruz. Bal; sizi zinde tutar, soğuk algınlığına, öksürüğe iyi gelir. Diğer şekerlerden çok daha sağlıklıdır. Dişleri ve diş etini korur, alerjik hastalık tedavilerinde kullanılır, yara giderir ve saymakla bitmeyecek daha birçok faydası vardır. Gelin, çiçekten sofraya kadar süreç nasıl ilerliyor bakalım:
Arılar nasıl bal yapar?
İşçi bal arıları açık alanlardaki çiçeklerin özlerini emerler. Bal özlerini kendi bal keselerinde depolarlar ve daha sonra bu özleri alıp arı kovanlarına dönerler. Bal özlerini önceden yaptıkları bal mumu peteklerde depolarlar. İlk başta daha sulu olan peteklerdeki bal özünün içeriğindeki suyun fazlasını ise buharlaşması için kanat çırparak havalandırırlar. Arda kalan yoğun sıvı ise baldır. Her bir kovanda dikey duran sıralı petekler bulunur. Kovanlar birer kraliçe arının yönetiminde binlerce işçi arıyı barındırır. Her bir bal arısı kolonisi bir kraliçe arı, birkaç yüz erkek arı ve 10.000 – 80.000 işçi arıdan oluşur. Kraliçe arı ve işçi arılar dişidir. Her arı birbirine benzese de, Kraliçe arının rengi daha kırmızı olduğu için fark edilebilir. Tek bir arı kovanı bir günde 3 kg üzerinde bal verebilir. Bu, arıların kendi ihtiyaçlarının çok üzerindedir.
Balın Gizli Kahramanı Arıcılar
Arıcılar yılın belli bir süresini evlerinden uzakta geçiriyorlarmış. İyi bal için iyi çiçek gerekir, biz de en iyi çiçeklerin olduğu yere gidiyoruz, diyorlar.
Genellikle ailece yapılan arıcılık işi, aile fertlerinin de özverisini gerektiriyor. Mayıs ayında köylerinden çıkıp Tekirdağ’da ve Edirne’de yaklaşık 5 aylarını geçiriyorlar. Haziran’da okullar kapanınca çocuklar da dahil oluyor. Prefabrik kulübelerde yazlarını geçiren aileler arılardan hiç ayrılmıyorlar.
Sezon başlangıcında öncelikle kraliçe arıları çoğaltmakla başlıyorlar, ardından da işçi arıları çoğaltıyorlar. Onlarca sandığı bal almak için değil, yalnızca kraliçe üretmek için yanlarında taşıyorlar. İşçi arı sayısı yeterli sayıya ulaşınca da bol çiçekli arazilere gidiyorlar.
Doğal malzemelerle üretilen yenebilir balmumu peteklere yerleştiriliyor. Bu sayede arılar peteğe şekil yapmakla vakit kaybetmeyerek bu peteğin üzerine kendi peteklerini örüyorlar. Yerliler, sanılanın aksine, bu ince kağıt balmumunun balın kalitesiyle bir ilgisi olmadığını söylüyor. Önemli olan arının randımanlı çalışaması ve mevcut floranın özünün kaliteli olması diyorlar. Aradaki petek kullanılmadan elde edilen bala ise karakovan balı deniyor. Bunda insanların önceden koyduğu petek yok, arı tamamen kendi peteğini kendisi örüyor.
Bir peteğin içinde yumurta, bal ve polenin hepsi birden bulunuyor. Hepsinin aynı yerde olması arının randımanlı çalışması için önemli. Peteğin üzeri mühürlenene kadar arılar işlemeye devam ediyor. Arıcılar üzeri tamamen dolan petekleri kovandan çıkarılarak arılardan temizliyor. Sonrasında ayrı kutularda muhafaza ederek sıyırma makinalarına götürüyorlar. Burada otomatize bir şekilde peteğin bal mumu kaplı hücrelerinden bal ayrıştırılıyor ve temizleniyor. Bal sökücü denilen silindir bir makinede peteklerin hücrelerindeki tüm bal dışarı atılıp bal ve bal mumu kalmayana hızla döndürülüyor. Geriye se sıvı bal kalıyor. Sıvı bal olarak değil, petekli halde tüketilmek istenirse de petekler olduğu gibi bırakılıyor ve balmumu ile beraber yenecek şekilde paketleniyor.
Bal Çeşitleri
Türkiye’de en iyi bal için sıralama yapacak olursak, Karadeniz’in Anzer balı ilk sırayı alacaktır. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin sahip olduğu flora örtüsünün eşsizliğinden dolayı Anzer balının emsalinin olmadığı söylenir. Bunu kestane balı ve çiçek balı takip eder. Ayrıca diken (deve dikeni) balını da listeye almak gerekir.
Kahvaltının Sultanı Bal
Antibakteriyel özelliği sayesinde içinde bakteri, mantar oluşmayan ve olduğu gibi uzun süre muhafaza edilebilen bal, her evde bulunan, vazgeçilmez doğal tatlıdır. En çok da kahvaltıda tüketmeyi severiz. Hele ki sıcak ekmek üzerine kaymakla beraber sürülen bal, özellikle hafta sonu kahvaltılarının olmazsa olmazıdır. Peki ya kahvaltı dışında kullanılmıyor mu? Tatlılardan, kurabiyelerden, krokanlardan ve kreplerden bahsetmeye gerek bile yok. Bal, aynı zamanda et ve tencere yemeklerine de yakışıyor. Örneğin ballı bademli tavuk, çoğunlukla tencere yemeği yapan restoranlarda karşılaştığım bir yemek. Tavuk ve balın bu kadar uymasına şaşırmamak gerek. Uzakdoğu mutfağının tatlı soslu tavuğunu deneyip de sevmeyen yoktur!
Mucize besini çiçeklerden toplayıp bize sunan arılara ve buna imkan veren arıcılara binlerce teşekkürler!
Balın faydaları ile ilgili eklemek istedikleriniz varsa yorum bölümünde bizimle paylaşabilirsiniz. :)