Burgazada, Prens Adaları arasındaki favorim. Her şeyden önce Büyükada ve Heybeli kadar popüler ve turistik değil. Daha sakin, mütevazı ve küçük bir ada. Adayı baştan başa yürüyerek bir saatte bitirebilirsiniz. Mavi Marmara ve Şehir Hatları ile adaya ulaşım sağlamak mümkün. Aynı zamanda deniz taksi veya özel teknelerle gelenler de hayli fazla. Burgazada yazımda da paylaştığım birbirinden değerli yeme içme noktasına ev sahipliği yapıyor. Ergün Pastanesi efsanevi çilekli milföy tatlısı ile aklınızı başınızdan almaya yetiyor. Bir oturuşta iki porsiyon yemek işten bile değil. İnsan şöyle düşünüyor; “bir daha Ada’ya ne zaman gelirim, kim bilir? En iyisi yiyebildiğim kadar yemek!” Burgazada’nın diğer ucunda bulunan Kalpazankaya ise gün batımı ile ünlü bir restoran. Geniş bahçesinde bahar aylarından itibaren yer bulmak zorlaşıyor. Gün batımını İstanbul’da muhakkak izlemeniz gereken yerlerden biri de burası. Her saniyesi ayrı güzel.
Gelelim Ada’nın salaş balıkçısı, sevimli meyhanesi Barba Yani’ye. Burgazada’nın iki tane Barba Yani’si var. Birçok benzer hikayeden alışık olduğumuz gibi, isim hakkı nedeniyle bir anlaşmazlık süregeliyor. Her ikisine de gittim, ikisi de keyifli mekanlar. Ancak esas olanın hangisi olduğu konusundaki merakımı yeni giderebildim. Tabi ki bir İstanbul’lu olarak en az bir gün önceden rezervasyonumuzu yaptırmıştık. Ancak hangisine rezervasyon yaptırdığımızı ve hangisinin doğru olduğunu bilmiyorduk.
Ada’yı dolaşırken tesadüfen ağrı kesici almak üzere eczaneye girdik. Bir Cumartesi günü Ada’da açık eczane olmasına da şaşırdık haliyle. Meğer Ada’da iki tane eczane varmış ve iki günde bir, biri nöbetçi oluyormuş. Zor iş doğrusu! Eczacı Ada’nın yerlisidir diyerek hangisinin gerçek Barba Yani olduğunu sorduk. Mavi Marmara İskelesi’ne yakın, Şehir Hatları’na uzak olanın gerçek Barba Yani olduğunu söyledi. Hemen ekledi, “Önemli olan rakıyı kiminle içtiğin, yoksa hepsi iyi restoranlar.” Aynen öyleydi, iki kız arkadaştan daha güzel ekip olamazdı. Sonradan arkadaş olduğumuz Eczacı Selahattin Abi biz çıkarken de ekledi; “Hele bir de çekiştirecek iki kişi varsa mezeye bile gerek kalmaz.”
Selahattin Abi’nin tasdik ettiği, mavi tenteli, kalpli logolu Barba Yani’de denize nazır ufak masamıza oturduk. Akşam olunca yandaki kahvehanenin masalarını da alıp mekanı genişletiyorlar. Beyaz ve lacivert renkli tahta masa ve sandalyeleri, mavi pötikareli örtüleriyle, burası sevimli bir Ada meyhanesi. Mezelerin her biri özenle hazırlanmış, damak zevkinize göre vitrinden seçebiliyorsunuz. Köpoğlu, Girit ezme, hardallı levrek, mezgit marin, acı sevenlere atom ve köz patlıcan öne çıkan mezelerden.
Girit ezme her yerde farklı yorumlanıyor, buradaki bol otlu versiyon da çok hoşumuza gitti. Mekanın favorilerinden midye salma bizim de gide gele favorimiz oldu. Midye dolmaya kıyasla pilavı daha baharatlı ve garnitürlü, sıcak ve açık olarak servis ediliyor. Ara sıcaklardan ahtapot oldukça başarılı, lokum gibi kıvamıyla mutlaka yemeden dönmemeniz gereken tatlar arasında. Kendi özel lezzetleri top halindeki kuş üzümlü ve balıklı ara sıcak da denemeye değer.
Barba Rumca’da usta meyhaneci anlamına geliyor. Mezesiyle, rakısıyla ve en önemlisi muhabbetiyle ustalaşan sadece çok özel meyhanecilere takılıyor “barba” lakabı. Güneşi burada batırmak, bu dinginlik içindeki salaş balıkçıda uzun uzun sevdiklerinizle sohbet etmek müthiş keyifli. Ada’nın huzuru sizin de içinize işleyecek.
Geri dönüş yolunda vapur saatlerini önceden kontrol etmekte fayda var, zira muhabbet uzarsa bizim gibi son vapuru kaçırma heyecanı yaşayabilirsiniz. Barba Yani yaz kış açık. Yaz aylarında vapur seferleri geç saatlere kadar var. Ancak kışın daha kısıtlı. Gerçi İstanbul’a bir gün daha mola verip sabah huzur içinde uyanmaya mecbur kalmak hiç de kötü bir fikir değil! Sait Faik’in Burgazadası’nda keyifli bir haftasonu planı yapmak için Barba Yani başlıca sebeplerden biri!
Adres: Burgazadası Mah., Yalı Cad., No: 16 34975 Burgazada, Adalar, İstanbul
Telefon: 0216 381 13 75