“Patagonya Cumhuriyeti’nde bile olmaz böyle şey” gibi cümlelerde duyarız hep Patagonya’yı. Peki aslında nasıl bir yer? Dünyanın en güzel manzaralarının burada olacağı aklınıza gelir miydi hiç?
Şili ve Arjantin’in güneyinde kalan, Güney Amerika’nın en güneyinde kalan bölgeye Patagonya deniyor. Patagonya adı “büyük ayak” anlamına gelen “patagon” kelimesinden geliyor. Macellan’ın kıtanın bu tarafına ayak bastığında Avrupalılardan daha iri olan yerlilerle karşılaşınca bu bölgeye Patagonya dediği varsayılıyor. Şimdilerde ise yerlilerin yerinde yeller esiyor tabi.
Patagonya, uçsuz bucaksız boşluklarla, steplerle dolu. Saatlerce kimseyle karşılaşmadan, dümdüz, steplerin ortasından geçen bir yolda yolculuk edebileceğiniz bir yer. Şehirler arası mesafeler de çok fazla. Örneğin Buenos Aires’ten bineceğiniz bir otobüsle Patagonya’nın en kuzeyinde yer alan Bariloche şehrine gitmek istediğinizde yaklaşık 24 saatlik bir yolculuk sizi bekliyor olacak. Neyse ki Arjantin’de hem otobüsler normalin üstünde bir konfora sahip hem de size eğlendirmek için her şeyi yapıyorlar. Otobüste “BİNGO” oynatmak da buna dahil. Üstelik yol boyu tüm öğünlerde de yemek servisi yapılıyor. Öyle kuru bir kek ve meyve suyu da değil. Etli, pilavlı yemek ve şarap servisi yapılıyor. :)
Bariloche şehrine varınca kendinizi küçük İsviçre’ye gelmiş gibi hissedebilirsiniz. Her yer çikolata dükkanları ve Sen Bernard cinsi köpeklerle dolu. :) Bariloche’de trekking yapılabilecek göller bölgesi var. Burada fazla zorlarsanız bir günde hepsini tamamlayabileceğiniz pek çok trekking rotası var.
Bariloche’den 15-20 saat daha gidince Puerto Madryn’e ulaşabilirsiniz. Puerto Madryn’den yapacağınız 24 saatlik bir yolculukla El Calafate şehrine varabilirsiniz. Burada dünyanın en ünlü buzullarından biri olan Perito Moreno’yu gezebilirsiniz. Dünyadaki hemen hemen tüm buzullar erimekteyken Perito Moreno buzulu hala yaşamına devam ediyor. Her sene biraz daha uzuyor ve her 7 yılda bir büyük bir kırılma yaşayıp eski halini alıyor. Bu büyük kırılma dışında her gün ufak ufak parçalar da kırılıp denize düşüyor. Gözünüze küçük görünebilecek parçaların kırılıp dökülmesi bile oldukça gürültü çıkartırken büyük kırılmaların ne kadar ürkütücü olacağını hayal etmek gerçekten zor. Ufak kırılmaları yakından görebilmek ve buzula iyice yaklaşabilmek için tekne turu satın alabilirsiniz. Ayrıca El Calafate’deki çeşitli tur şirketlerinin programlarına katılıp ayağınıza kramponları geçirip buzul üstünde yürüyüş de yapabilirsiniz.
Otobüs yolculuklarına doyamadınız mı? 12 saat daha ilerleyince Patagonya’nın en uç noktası Ushuaia sizleri bekliyor olacak. Güneye indikçe hem dağların konumu hem de karanın artık iyice daralmasından dolayı yol ara ara Şili topraklarından da geçiyor, bir kaç kere pasaport kontrolünden geçmek zorunda kalınıyor bu yüzden. Son olarak da ünlü Macellan Boğazı’nı geçip Tierra del Fuego’ya yani Ateş Toprakları’na ulaşılıyor. Macellan buraya ulaştığında karşı kıyıda ellerinde ateşle kendini bekleyen insanları gördüğünü sanıyor ve buraya Ateş Toprakları adını veriyor.
Artık Ushuaia’da, Amerika kıtasının en sonundasınız. Tebrikiler! Turist infoya gidip pasaportunuza dünyanın sonu damgası bastırabilirsiniz. Üstelik Ushuaia, kıtanın Antartika’ya açıldığı kapı. Bir sonraki yazıda Ushuaia’yı detaylı olarak anlatacağım.
Yazı boyunca belirttiğim saatler, günler süren otobüs yolculukları size ürkütmesin. Uçak da kullanabilirsiniz. Unutmayın, Patagonya için çekeceğiniz her yorgunluk, satın alacağınız her uçak biletine değecektir. Bambaşka bir dünyada olacaksınız ne de olsa…
Sizin de Patagonya ile alakalı fikirleriniz varsa yorum bölümünde bizimle paylaşabilirsiniz. :)
Patagonya’nın en muhteşem ve özel yerlerinden biri olan Puerto Madryn’le ilgili detaylar için tıklayın!