29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ülkemizde her yıl büyük coşkuyla kutlanan milli bayramların başında geliyor. Öyle ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk 10. Yıl Nutkunda Cumhuriyet Bayramı’ndan “en büyük bayram” diye bahsediyor. Nihayetinde egemenliğin kayıtsız şartsız millete teslim edildiği 29 Ekim 1923 tarihi Türkiye’nin en önemli dönüm noktalarından biridir. Cumhuriyetin 100. yılı için 29 Ekim kutlamaları, bayramın tarihçesi, cumhuriyet rejiminin kökenleriyle ilgili daha detaylı bilgiler edinmek ve Atatürk’ün mirasını daha iyi anlamak için bu kapsamlı yazıyı okuyabilirsiniz.
29 Ekim’in Anlam ve Önemi: Cumhuriyet Nedir?
Türkiye’de 29 Ekim’in tarihine geçmeden önce bu anlamlı günün neden milli bir bayram olarak kutlandığına kısaca değinmekte fayda var. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Türk bağımsızlığının ve demokrasisinin sembolü olarak kabul edilen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, devletin halk egemenliğine dayalı yönetim biçimini benimsemesi nedeniyle kutlanıyor.
Cumhuriyet nedir diye merak ediyorsanız, bu yönetim biçimi yurttaşların kendi rızasıyla, belirli bir süreliğine ve belirli yetkilerle seçtikleri temsilciler tarafından yönetildikleri anlamına geliyor. Devlet doğrudan vatandaşlar tarafından değil, temsilciler aracılığıyla yönetiliyor olsa da cumhuriyet rejimi egemenliğin halka ait olduğu fikrine dayanıyor.
Türkiye’de cumhuriyetin ilanı yönetim biçiminin değişmesiyle birlikte ilerleyen yıllarda gerçekleşen modernleşme adımlarının da temelini oluşturuyor. Öte yandan, Fransız Devrimi sonrasında Avrupa’da ortaya çıkan bu yönetim biçimi, Mustafa Kemal Atatürk’ün zihninde “Türk milletinin tabiatına ve geleneklerine en uygun idare” olarak yer ediyor.
Cumhuriyet ve Demokrasi Arasındaki Fark Nedir?
21. yüzyıldaki demokratik devletlerin çoğu cumhuriyet rejimiyle yönetilirken bazıları demokratik cumhuriyetler olarak anılıyor. Örneğin ABD, Almanya ve Fransa gibi cumhuriyetler demokratik rejimler olarak kabul ediliyor. Her iki kavram da yönetim gücünün vatandaşlara ait olduğunu ve bu gücün seçimler vasıtasıyla uygulandığını belirtse de aralarında önemli bir fark var. Peki, cumhuriyet ve demokrasi arasındaki fark nedir?
Cumhuriyet ve demokrasi kavramları çoğu zaman birbirinin yerine kullanılmasına rağmen birinin varlığı diğerinin garantisini vermiyor. Haliyle cumhuriyetin olduğu bir ülkede yerleşik demokrasi olmayabilir ya da demokratik bir ülke illaki cumhuriyetle yönetilmeyebilir. Örnek vermek gerekirse, anayasal monarşiyle yönetilen Birleşik Krallık tam demokrasiler arasındadır.
Cumhuriyetin Dünya Tarihindeki Yeri ve Türkiye Örneği
Günümüzde demokratik rejimlerle ilişkili olan cumhuriyet kavramı, 1600’lerden önce otoriter olmayan herhangi bir rejimi tanımlamak için kullanılıyordu. Bu özelliğiyle cumhuriyet sadece demokrasileri değil, aynı zamanda oligarşileri, aristokrasileri ve monarşileri de kapsayabilir. Fransız filozof Jean Bodin 1576’da yazdığı Devletin Altı Kitabı adlı eserinde cumhuriyeti “bir dizi ailenin ve onların ortak kaygılarının egemen bir güç tarafından doğru bir şekilde düzenlenmiş yönetimi” şeklinde tanımlıyor.
Jean Bodin’in cumhuriyet tanımı dönemi itibariyle ufuk açıcı olabilir fakat halk egemenliği boyutuyla ele alındığında yetersiz kalıyor. Nitekim cumhuriyetin ifade ettiği anlam, krallıklara karşı direnişlerin ve bir dizi devrimin gerçekleştiği 17. ve 18. yüzyıllarda değişmeye başlıyor. Amerikan ve Fransız devrimlerinin de dahil olduğu bu halk hareketlerinin sonucunda cumhuriyet algısı ülke liderinin belirli bir anayasa altında periyodik olarak görev yapması olarak şekilleniyor.
Dünyada cumhuriyetle yönetilen birçok ülke olmasına rağmen cumhuriyet türleri birçok açıdan farklılık gösteriyor. Başkanlık sistemiyle yönetilen Amerika Birleşik Devletleri federal demokratik cumhuriyet iken Almanya federal parlamenter cumhuriyet olarak kabul ediliyor. Türkiye ise 2018 yılından beri cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle yönetilen bir ülke olmasına rağmen Mustafa Kemal Atatürk’ün 29 Ekim 1923 yılında ilan ettiği ve anayasanın birinci maddesinde yer aldığı gibi bir cumhuriyettir.
Komşu Ülkelerde Cumhuriyet ve Türkiye’de Cumhuriyet
Dünyanın neresinde olursa olsun, otoriter rejimlerden demokratik olanlara geçiş aşaması sancılı bir şekilde gerçekleşiyor. Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesinin nişanesi olan 29 Ekim cumhuriyetin ilanı da benzer süreçlerden geçiyor. Peki, 1. Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılan Osmanlı Devleti çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ne evrilirken komşu ülkelerde neler olup bitiyor?
- Yunanistan: Bağımsızlığını 1821 yılında Osmanlı Devleti’nden ayrılarak kazanan Yunanistan, 1832 yılına kadar Birinci Helen Cumhuriyeti altında yönetildi. Ardından rejimin çökmesiyle bir süre krallıkla yönetilen ülke 25 Mart 1924’te cumhuriyeti tekrar ilan ederek demokratik ve parlamenter bir yönetim biçimini benimsedi.
- Bulgaristan: Tam bağımsızlığını 1908 yılında elde eden Bulgaristan, 1946’ya kadar krallıkla yönetilirken 1946-1990 yılları arasında ise Sovyet yanlısı komünist idare altında yer aldı. 1990 yılından beri parlamenter demokrasiyle yönetilen Bulgaristan’ın rejimi cumhuriyettir.
- Gürcistan: Türkiye’nin Güney Kafkasyalı komşusu Gürcistan, 1918-1921 yılları arasında kısa süreli bir demokratik cumhuriyetle yönetilse de Sovyet işgali sonrası 1990 yılına kadar komünist rejimi benimsedi. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte bağımsızlığına kavuşan ülkede parlamenter cumhuriyet rejimi uygulanıyor.
- Ermenistan: Doğu sınırındaki komşu ülke Ermenistan, tıpkı Gürcistan gibi kısa süreli bir demokratik cumhuriyetin ardından Sovyetlere dahil olarak 1990 yılına kadar bu rejim altında idare edildi. 1991’de bağımsızlığını yeniden elde eden ülke parlamenter cumhuriyet rejimiyle yönetiliyor.
- İran: 1979’a kadar hanedanlar tarafından yönetilen İran, İslam Devrimi’nden sonra cumhuriyetle yönetilmeye başlandı. 1 Nisan 1979’da kurulan İran İslam Cumhuriyeti, emsallerinin aksine teokratik, yani dini kurallara dayalı bir sistemle yönetiliyor.
- Irak: Geçmişi işgaller, devrimler ve rejim değişimleriyle dolu olan Irak, kendi tarihiyle kıyaslandığında en demokratik dönemini federal parlamenter cumhuriyetle yönetilen mevcut dönemde yaşıyor.
- Nahçıvan: 1921 yılından beri Azerbaycan’a bağlı özerk bir cumhuriyet olan Nahçıvan, parlamenter demokrasiyle yönetiliyor.
- Suriye: 1920 yılında Osmanlı’dan bağımsızlığını elde ederek meşruti monarşi yönetimini benimseyen Suriye, takip eden yıllarda parlamenter cumhuriyet, krallık ve Baas rejimleri tarafından yönetildi. 2011 yılından beri iç savaşla boğuşan ülkenin resmi adı Suriye Arap Cumhuriyeti olmasına rağmen anti-demokratik bir şekilde yönetiliyor.
Cumhuriyetin İlanına Giden Yol: 28 Ekim 1923 Çankaya Köşkü’ndeki Akşam Yemeği
- “Cumhuriyetimiz öyle sanıldığı gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için gerekeni yapmaya hazırız.” M.K. Atatürk
Atatürk cumhuriyeti bu sözlerle tanımlarken, türlü zorluklarla ilan edilen yeni yönetim biçiminin arka planında da sancılı bir süreç yaşanıyor.
Milli Mücadele’nin ardından yeni bir anayasa oluşturulmasına ve meclis çalışmalarına devam etmesine rağmen ciddi bir hükümet bunalımı yaşanıyordu. 1 Ekim 1922 yılında saltanatın kaldırılmasıyla yönetim halka teslim edilmiş fakat sistemin işlemesi için gerekli düzenlemeler tam anlamıyla gerçekleştirilmemişti. Nitekim yürütme erki aynı zamanda yasamadan da sorumlu olan meclisti. Bakanlar meclis tarafından seçiliyor ve bu seçimler sırasında hararetli tartışmalar meydana geliyordu. Kabinede yer alan bakanlar birbirine uyum sağlamakta güçlük çekerken icra vekillerinin ve meclis çoğunluğunun tercihleri birbiriyle çatışıyordu.
23 Ekim 1923 tarihinde tam anlamıyla ortaya çıkan hükümet bunalımı cumhuriyetin ayak sesleri olarak kabul edildi. Meclis başkanı Mustafa Kemal Paşa da bunun farkına varmış olacak ki mevcut hükümeti 25 Ekim 1923 tarihinde Çankaya’da topladı. Bu toplantıda vekiller heyetinin istifasını isteyen Ulu Önder, kabinenin önde gelenlerini meclis tarafından yeni kurulacak heyette görev almamaları yönünde tembihledi. Ertesi gün vekiller heyetinin mecliste istifa etmesiyle yeni bir heyet kurulmaya çalışılsa da başarılı sonuç alınamadı.
Mustafa Kemal Paşa’nın mücadeleye başladığı ilk andan beri kafasındaki program belliydi. Hükümet krizinin iyice ayyuka çıktığı bir günün ardından, 28 Ekim 1923’te Çankaya Köşkü’nde bir akşam yemeği verdi. Davete katılanlar arasında İsmet Paşa, Fethi Bey, Kazım Paşa, Kemalettin Sami Paşa, Halit Paşa, Fuat Bey ve Ruşen Eşref Bey gibi bazı vekiller ve milli mücadelenin önde gelen kahramanları yer alıyordu. Sofranın etrafında toplanan davetliler sohbetlerine keyifle devam ederken Mustafa Kemal bıçağını eline aldı ve tabağına vurarak arkadaşlarına baktı. O an herkesin gözü Gazi’ye odaklanırken onun dudaklarından ise şu kelimeler dökülüyordu: “Efendiler! Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.”
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları
29 Ekim Atatürk tarafından ilan edildiği günden beri her yıl aynı tutku ve heyecanla yurdun dört bir yanında kutlanıyor. Kutlamaların ilki 1924 yılında yapılırken bu anlamlı günün milli bayram olarak ilan edilmesi ise 1925 yılında gerçekleşiyor. Hem yurt içinde hem de yurt dışı temsilciliklerinde resmi geçitler, balolar ve kitlesel şenlikler şeklinde gerçekleşen 29 Ekim etkinlikleri tarihteki en coşkulu gününü ise 1933 yılında yaşıyor. Cumhuriyetin ilk on yılındaki köklü reformları halka ve dünyaya tanıtması açısından ayrı bir önem taşıyan bu büyük günde Mustafa Kemal Atatürk halka hitaben Onuncu Yıl Nutku’nu okuyor.
Onuncu Yıl Marşı’nın da bestelendiği 29 Ekim 1933 tarihinde, Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara Cumhuriyet Meydanı’nda okuduğu Onuncu Yıl Nutku şu sözlerle başlıyor:
- Türk Milleti! Kurtuluş Savaşı’na başladığımızın on beşinci yılındayız. Bugün Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır. Kutlu olsun! Şu anda, büyük Türk milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim. Yurttaşlarım! Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bundaki muvaffakiyeti, Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak, azimkârane yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz; çünkü, daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı milli bir bayram olarak özellikle okullarda tiyatro, dans ve cumhuriyet ruhunu yansıtan etkinliklerle büyük bir coşku içinde kutlanıyor. Okullardaki 29 Ekim kutlama programı saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayarak günün anlam ve önemini belirten konuşmalar, 29 Ekim şiirleri ve Onuncu Yıl Marşı’nın çalınmasıyla devam ediyor.
Atatürk’ün Cumhuriyetle İlgili Özlü Sözleri
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, geleceğe ve gençlere miras olarak bıraktığı cumhuriyetin önemini hemen hemen her konuşmasında vurguluyor. Atatürk’ün cumhuriyetle ilgili en bilinen özlü sözleri şu şekilde:
- Cumhuriyet fazilettir. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir.
- Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.
- Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk Milletini emin ve sağlam istikbâl yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdeleyicisi olmuştur.
- Cumhuriyetin temelinin laik bir dünya görüşüne dayalı olduğu hiçbir zaman unutulmamalı ve bu gerçek gözden kaçmamalıdır. Zira Türk halkı teokratik yönetimden çok acı çekmiştir. Geri kalışının nedenleri arasında bunun önemli bir yeri vardır.
- Hanımlar, beyler; itiraf edelim ki cumhuriyet öncesine kadar cemaat halinde yaşıyorduk. Bizi istedikleri gibi yönetiyorlardı. Cumhuriyetle birlikte tamamıyla ulus olarak yaşıyoruz.
- Cumhuriyetimiz öyle sanıldığı gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için gerekeni yapmaya hazırız.
- Gençler! Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitim ve bilgiyle insanlıkta üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni kuşak! Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşlarının türlü zorluklarla elde ettiği Milli Mücadele’nin en kıymetli sembolü. Atatürk Gençliğe Hitabesinde “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” sözleriyle başlayarak cumhuriyetin ne kadar değerli ve önemli olduğunu vurguluyor. Dolayısıyla 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı her sene bir öncekinden daha coşkulu ve heyecanlı bir şekilde kutlamak gerekiyor. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100.yılı kutlu olsun!