Ufacık Ama Dopdolu Şehir: Amsterdam

Amsterdam Turu

Çılgın partileri, coffee shopları, Red Light Distinct’i ile ünlü Amsterdam aslında sadece bunlardan ibaret değil, birkaç gün dolu dolu gezebileceğiniz bir yer. Hem gece hayatı hem kültür turizmi hem de doğa sevenleri mutlu edebilecek bir yer.

Şehri gezmenin en güzel yolu yürümek veya bir Hollandalı gibi bisiklet sürmek. Zaten sokaklarda dolaşan binlerce bisikletliyi görünce siz de kendinizi tutamayıp bir bisiklet kiralayacaksınız.

Amsterdam Gezisi

Amsterdam dünyanın en fazla müzeye sahip şehirlerinden biri. Özellikle sanat aşıkları için bir cennet. Güne Van Gogh Müzesi’nde başlayıp Rijksmuseum’da devam edebilirsiniz. Rijksmuseum’da Rembrandt başta olmak üzere birçok Hollandalı ressamın eserlerini görebilirsiniz. Rembrandt’ın evi de ayrıca müze olarak gezilebiliyor. Rembrandt’ın evine giderseniz hemen yanındaki Waterlooplein bit pazarını da gezin mutlaka. Alışveriş sırasında pazarlık yapmayı unutmayın! :)

Amsterdam Van Gogh Müzesi

Olmazsa olmaz müzelerden bir diğeri de Anne Frank’ın ve ailesinin Nazi işgalinden saklandığı ev olan Anne Frank Huis. Sergilenen belgeler, fotoğraflar ve sinevizyon gösterisi sayesinde Nazi işgali sırasında yaşanan hüzne ortak olabilirsiniz. Normalde Amsterdam’ın en çok ziyaret edilen müzelerinden biri olduğu için önünde uzun kuyruklar olan bu müzeye Ekim 2017’den itibaren sadece online bilet ile girmek mümkün.

Amsterdam Müze

Klasik müzelerin dışında lalelere adanmış Tulip Museum veya batan bir gemiye benzeyen enteresan binasıyla dikkat çeken NEMO Science Museum gezilebilecek yerlerden. NEMO hem enteresan deneyleri tecrübe edebildiğiniz hem de şehrin nadir yüksek yerlerinden biri olduğu için terasında manzaranın tadına varabildiğiniz bir müze.

Amsterdam Lale Müzesi

Özellikle bisikletliyseniz şehir merkezinden biraz uzaklaşıp farklı mahallelerin atmosferini koklayabilirsiniz. Yolunuzu önce Pijp’e çevirin. Burası eskiden işçi evleri ile dolu bir mahalleyken günümüzde hipster cafeleri ve barlarla dolu sevimli bir mahalle olmuş. Pijp’e gelmişken Albert Cuypmarkt’a da uğrayın. Bu pazara giderken aç olmaya dikkat edin, buradaki tezgahlarda dünyanın türlü yerlerinden çeşit çeşit sokak yemeği ve içki bulabilirsiniz.

Merkezin dışında gezmenizi önereceğim bir başka mahalle ise Central Station’dan kısa bir feribot yolculuğu ile ulaşabileceğiniz Noord. Eskiden denizcilerin yaşadığı ucuz bir mahalleymiş. Günümüzde ise sanat galerine dönüştürülmüş depolar, festival alanları, EYE Film Müzesi, gece klüpleri ve barlarla gençleri kendine çeken bir yer burası.

Amsterdam Şehirdışı

 

Yürümekten veya bisiklete binmekten yoruldunuz mu? Hemen soluğu Amsterdam’ın güzel parklarından birinde alın. Vondelpark en ünlü ve en kalabalık olan park. Burada piknik moduna girebilir, gelen geçeni izleyerek keyif yapabilirsiniz. Mayıs ayından itibaren yaz boyunca bu parktaki açık hava sahnesinde çeşitli konserler, dans gösterileri ve şovlar sergileniyor. Üstelik ücretsiz! Kalabalıktan kaçmak isteyenlerin durağı ise Oosterpark olabilir.

Amsterdam da Venedik gibi kanallarla dolu bir şehir. Bu kanallarda tekne turu yapmak da mümkün. Hatta isterseniz akşam yemeğini teknelerde yiyebilir, şehrin ışıkları ile büyülenebilirsiniz.

Amsterdam Kanalları

Gelelim bira tutkunlarını sevindirecek kısma. Heineken Experience adı verilen bira dolu bir tecrübeye ne dersiniz? Bu aslında Heineken’in tarihi ve yapılışı hakkında detaylı bilgi alabildiğiniz bir müze gezisi. Rehber eşliğinde önce Heineken’in tarihini daha sonra da üretim aşamalarını öğreniyorsunuz. Üretim aşamalarını görebileceğiniz kısım Heineken’in eski üretim tesisi. Ardından biranın nasıl doldurulması gerektiğini öğrenip bir bardak biranızı içiyor, en sonra da bar kısmında iki bira daha içiyorsunuz.

Bira üretimi için gezilebilecek bir başka yer de Amsterdam’ın ünlü değirmenlerinin birinin altında yer alan Brouwerij‘t Ij. Yaklaşık yarım saatlik bir tadım turu yapabilirsiniz. Unutmadan ekleyeyim, buradaki tüm biralar organik!

Amsterdam’a vedanızı yerlilerin favori mekanı Hannekes Boom’da bir bira içerek yapabilirsiniz. 1662 yılından beri varlığını sürdüren bir yer burası! Yazın kanal kenarındaki masalarda, kışın ise içerideki sobanın yanında yerinizi alın.

Avrupa’dan devam: Sıra İtalya’nın tarih kokan başkenti Roma’da!

Önceki YazıSonraki Yazı