Kavala, Yunanistan’ın ufak bir şehri. Tarih derslerinden bildiğimiz Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın doğum yeri. Osmanlı dönemine ait pek çok yapının bulunduğu, sevimli bir yer. Sakinliği ve yemekleri ile insanı cezbediyor.
Osmanlı eserlerinden bahsederek gezilecek yerleri anlatmaya başlarsak ilk olarak şehirdeki su kemerinden bahsetmek lazım. Görkemli yapısı ile dikkat çekmemesi mümkün değil. 60 kemerden oluşan bu yapı Kanuni Sultan Süleyman tarafından yapılmış. Bu şekilde şehrin kalesine su ulaştırılabilmiş.
Kavala Kalesi ise şehrin en önemli yapılarından biri. Başta Bizans kalesi olarak inşa edilen bu yapı Osmanlıların işgali zamanında yıkılmış ve 1425 yılında tekrar inşa edilip günümüzdeki halini almış. Etrafındaki kale duvarları ile birlikte oldukça dikkat çekici. Kaledeki dar tünelleri aşmayı başarırsanız en tepede sizi çok güzel bir şehir manzarası bekliyor.
Kalenin yer aldığı Panagia semti ise Kavala’nın en gezmeye değer yeri. Adeta Osmanlı döneminden kalmış bir mahalle. Daracık yokuşlu sokakları ve cumbalı tarihi evleri ile son derece sevimli bir yer. Yürüyerek gezeceğiniz için bol bol yokuş çıkmaya kendinizi alıştırın.
Panagia’da dikkatinizi çekecek bir başka yapı ise St Nicholas Kilisesi. Bu kilise aslında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Damat İbrahim Paşa adına yaptırılan bir cami. 1926 yılından sonra ise kiliseye çevrilmiş.
Osmanlı eserleri bu kadarla bitmiyor. Eserlerin en güzellerinden biri Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından yaptırılan İmaret. Kubbeli yapısı ile adeta Sultanahmet’ten fırlamış gibi. Vaktiyle aşevi ve medrese olarak ihtiyacı olan kişilere hizmet veriyormuş. Günümüzde ise otel olarak kullanılıyor. İçinde yer alan hamam, sarnıç ve mozaiklerle kaplı yüzme havuzu ile oldukça etkileyici bir yer.
Panagia’da Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın doğduğu konağı ve önünde yer alan büstü görmek mümkün. Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Osmanlı’ya baş kaldırdığı için Yunan halkı tarafından çok seviliyormuş.
Şehirdeki tarihi yapılardan gezilmeye değer bir başkası ise Tütün Müzesi. Kavala zamanında tütünün Mekke’si olarak bilinirmiş. Tütün üretimi ve ticareti hakkında bilgi edinmek, Kavala’nın eski dönemlerine ait fotoğraflara bakmak için kesinlikle uğranması gereken bir yer.
Kavala’nın güzellikleri sadece şehir merkezi ile sınırlı değil. Şehrin biraz dışındaki Filippi Antik Kenti de tarih meraklılarının ilgisini çekecek bir yer. M.Ö. 350 yılından kalma bu antik kentte büyük bir amfi tiyatro sizleri bekliyor. Bunun dışında bazilika, agora ve hapishane gibi yapıların da kalıntıları bulunuyor.
Deniz-kum-güneş kısmına gelirsek önerim Amolofos Plajı’na uğramanız. Burası şehrin en meşhur plajı. Tesis açısından da en gelişmiş olan plajlardan biri. Kara Orman ve Kalamitsa plajları ise sığ denizi ile çocuklu ailelerin tercih ettiği yerler.
Kavala’dan günübirlik veya birkaç günlüğüne Thassos (Taşoz) Adası’na geçmek mümkün. Kavala Thassos Adası’nın halkı tarafından kurulmuş bir şehirmiş zaten.
Kavala’nın lezzetlerine gelirsek önerim burada mutlaka barbun yemeniz… Damak çatlatacak, insanı ağlatacak kadar güzel barbun yapıyorlar. Ayrıca bir de Kavala kurabiyesinin tadına bakmalısınız. Bol bademli ve pudra şekerli kurabiyeler ağızda eriyor. Türkiye’de satılan Kavala kurabiyelerinden de çok daha lezzetli.
Kavala’da tatmanızı önereceğim bir başka lezzet ise Frappe. Bildiğimiz soğuk kahve olan frappe Yunanlılar tarafından çok seviliyor ve her yerde bulmak mümkün. Adeta milli içecek haline gelmiş.
Kavala biraz tarih, biraz deniz tatili sevenler için keyifli bir yer. Türkiye’den karayolu ile ulaşılabilmesi açısından da son derece ulaşımı kolay.