Deliler gibi sevdiğim, ayaklarıma karasular inercesine gezdiğim, insanına-doğasına-kültürüne hayran kaldığım bir Orta Avrupa cenneti. Buram buram kokan tarihsel havası, beni benden alan mimari yapılarıyla hayranlık duyduğum güzeller güzeli Budapeşte.
Şehir Buda ve Peşte olarak ikiye ayrılmakta ve bu ayrımı da heybetiyle Tuna Nehri sağlamaktadır. Macarların değimiyle Duna. Buda tarafı dağlık ve tepelik olup daha çok tarihsel bir havaya hakimdir, Peşte tarafı ise daha düzlük olup; gece hayatı, alışveriş, eğlencenin merkezi gibidir. Çok sayıda otel Peşte tarafında olmasına rağmen Buda tarafında da oteller mevcuttur.
Budapeşte’de para birimi olarak Forint kullanılıyor, kısaltması HUF. Euro da her yerde geçmektedir ancak euronuzu anapara birimine çevirmeniz harcamalarınızda daha mantıklı olacaktır. Şehirde birçok döviz bürosu olduğu gibi, ayaküstü ATM’ye benzer makinelerden de döviz çevrimi yapabilirsiniz. Sizlere tavsiyem ara sokaklardaki küçük ve kurumsal bir şirkete bağlı olmayan döviz bürolarından paranızı çevirmeniz. Birçok kez denedim ve kurlarının daha iyi olduğunu gördüm hatta emin oldum. 1 EUR yaklaşık olarak 312,131 HUF’tur. Buna göre harcamanızı şekillendirebilirsiniz.
Budapeşte’ye Türkiye’den Türk Hava Yolları ve Pegasus ile uçabileceğiniz gibi , diğer Avrupa şehirlerinden otobüs yolcuğu yaparak da ulaşabilirsiniz. Nasıl olursa olsun ulaşımda sıkıntı yaşayacağınızı düşünmüyorum. Ancak havalimanı şehrin biraz dışında olduğu için nerede olursanız olun ulaşımın en azından 1.5-2 saat sürebileceği gerçeğini atlamayın. Metro haritasında gördüğünüz bir havalimanı durağı var ancak orası gerçek bir havalimanı durağı değil maalesef. Orada inip yaklaşık 20-25 dakika daha yolculuğunuzun süreceği 200E numaralı otobüse binerek havalimanının içine ulaşmanız gerekiyor. Türkiye için Terminal 2’ye gitmelisiniz. Terminal 2’de kendi için 2A ve 2B olarak ayrılıyor. Normalde Türk şirketlerinin havayolları önceden Terminal 2A’da bulunurken, şu anda 2B’de bulunmaktadır.
Gelelim gezilip görülecek yerlere, şehir o kadar güzel ki nereden başlayacağıma bile bu satırları yazarken karar veremiyorum : ) Metro, tramvay, otobüs her şeyi kullanabilirsiniz ancak bu işi ayaklarınıza da yaptırabilirsiniz. Örneğin ben birçok kez bu işi ayaklarıma yaptırırken, bazı yerlerde toplu taşımayı kullanmayı da ihmal etmedim. Ancak şehrin havasını hissetmek için belli başlı yerleri yürümenizi şiddetle tavsiye ederim. Bir de Budapeşte’de metrolarda güvenlik görevlileri duruyor, yani diğer Avrupa şehirlerinden biraz farklılık gösteriyor ve özellikle bazı duraklarda metroya girişinizde bilet kontrolü bile oluyor. Bu nedenle Budapeşte’de 10’luk bilet veya 24/48/72 saatlik biletleri ihtiyacınıza göre makinelerden kredi kartı ile satın alabilirsiniz. Sadece bir tavsiye ;)
Gezip gördüğüm yerlerden ve yapmış olduğum şeylerden “MUTLAKA” dediklerimi sizlerle paylaşmak benim için bir keyif…
1. Gellert Tepesi ve Özgürlük Anıtı (Citadelle)
Yeşil renkli Liberty (Özgürlük – bana kalırsa en güzel olanı) Köprüsü’nden tam karşıya yani Buda tarafına geçtiğinizde tepenin başlangıç noktasına ulaşıyorsunuz. Önce karşınıza tüm ihtişamıyla Gellert Oteli çıkıyor. Bu otel aynı zamanda kaplıca görevi de görüyor, ayrıca içinde bölgenin ünlü hamamları da (Rudas & Rac) bulunuyor. İsterseniz otele günlük ücret ödeyerek termalinden yararlanabilirsiniz. Ancak bölgenin en büyük termaline de geleceğiz, yazıyı takip edelim ;) Buradan tepeye çıkabilmek yürüyerek, hop on hop off’lara ya da taksiye binerek olabilir. Ben yürümeyi tercih ettim ancak zirveye ulaştığımda su diyerek kendimden geçmiştim. Eğer birçok gezgin gibi yürümeyi tercih edecekseniz öğle saatlerinde yürümemeye ve yanınızda sıvı bulundurmaya özen gösterin. Bu tepede özgürlük heykeli ve muhteşem bir Budapeşte manzarası sizleri bekliyor. Bol bol fotoğraf çekebileceğiniz bu nokta tüm şehre kuşbakışı bakmanızı sağlayacak. Ayrıca tepeye çıkarken bir mağaranın içinde bulunan kayadan yapılmış kilise de göreceksiniz. Ben tepeye odaklandığım için ve girişi de ücretli olduğundan bu kiliseye girmedim.
2. Kale Tepesi (Castle Hill)
Chain Bridge’den (Zincirli Köprü) karşıya yani Buda tarafına geçtiğinizde tam olarak Kale Tepesi’nin çıkış noktasında bulunuyorsunuz. Tepeye hemen köprünün bitiminde bulunan ahşaptan yapılmış füniküler ile çıkabildiğiniz gibi 16 numaralı otobüse binerek ya da yürüyerek (sarayın bahçesinin patika yollarından) de ulaşabilirsiniz. Kolay olacağı için yürümeyi dönerken tercih etmenizi öneririm. Tepede görecek olduğunuz en önemli yapılar Kraliyet Sarayı (Royal Palace), Matthias Kilisesi (Matyas Templom) ve Balıkçı Burcu (Fisherman’s Bastion).
Kraliyet Sarayı’nın içi müzeler ve galerilerden oluşuyor aslında, Matthias Kilisesi ise Macar Kralı Matthias burada 2 kez evlendiğinden bu adı almış ve bu kilise çok önceden cami olarak da kullanılıyormuş, Balıkçı Burcu denilen yer de aslında duvarlardan oluşan bir çeşit surların oluşturduğu kale. Burada da inanılmaz güzellikte fotoğraflar çekebilirsiniz. Balıkçılar Burcu, Peşte tarafında yapılmış en güzel yapı olan Parlamento Binası’nın en güzel görülebileceği yer olmasıyla da ününe ün katmış.
Ayrıca Osmanlı için Avrupa’da önemli bir nokta olan Estergon Kalesi ve çeyiz eşyaları satan teyzelerin bulunduğu Szentendre Köyü’ne gitmek için tur da satın alabilirsiniz.
3. Zincirli Köprü (Chain Bridge)
Şehrin ilk köprüsü olan Zincirli Köprü’den mutlaka bir kere de olsa yürüyerek geçmenizi öneririm. Çılgın fotoğraflar çıkartabileceğiniz gibi, Tuna’nın havasını da içinize çekmelisiniz. Tuna Nehri’nin kıyısında turistlerin ilgisini çeken demirden ayakkabılar (Shoes on Danube) var, buraya da göz atabilirsiniz. Bu ayakkabıların 2. Dünya Savaşı’nda Tuna Nehri’nin kenarında vurulmuş Yahudi Askerleri simgelediği söyleniyor.
4. Caddeler (Utca)
En önemli caddelerden biri olan, taşıt trafiğine kapalı, sadece yaya olarak bulunabileceğiniz, aynı zamanda bizim otelimizin de bulunduğu, renkli, eğlenceli, barların ve mağazaların olduğu, rengarenk cadde Vaci Utca. Caddede bulunan Buddha Bar oldukça kaliteli bir yere benziyordu ve tabi bir akşam gittiğim Cucina adlı İtalyan restoranındaki Gulaş da, pizzalar da birçok Macar restoranına göre oldukça lezzetliydi. Vaci Caddesi’nin Tuna nehri kısmındaki ucunda ünlü ve merkezi bir meydan olan Vörösmarty Meydanı bulunmaktadır. Caddenin diğer ucunda da “Central Market Hall” adındaki Pazar yeri bulunmaktadır. Bu Pazar yerinin Macarca ismi “Központi Vasarcsarnok”. Burası hem turistik hem de yerli halkın gelip alışveriş yaptığı bir yer. Burada sebze, meyve, kasap ürünleri, hediyelik eşyalar ve süpermarketler bulunmaktadır. Burası şehrin içine göre nispeten daha ucuz kalıyor.
Vaci Utca’dan çıkıp Andrassy Utca’ya doğru yürüyebilirsiniz. Karşınıza Erzsebet Ter (Erzsebet meydanı) çıkacak. Buradan Andrassy caddesine bağlanabilir ve bu caddenin üzerindeki Opera binasını görebilirsiniz. Andrassy Caddesi çok geniş ve uzun, sağlı sollu iyi markaların mağazaları ile dolu olan bir alışveriş caddesi. Bu cadde boyunca giden sarı renkli metro hattı da Avrupa’nın ilk yer altı ulaşımıymış. Bu sarı hatta çok eski trenler hizmet veriyor ve hemen 15-20 merdiven inerek direk metroya ulaşabiliyorsunuz. Buradaki “Deak Ferenc” durağı tüm metroların kesişim durağı olması nedeniyle de bir üne sahip. Andrassy Caddesi Erzsebet Meydanı ile Kahramanlar Meydanı (Hösök Tere) arasında kalmaktadır.
5. Parlamento Binası
Şimdiye kadar gördüğüm ve görebilecek olduğum en güzel, en görkemli, en ihtişamlı bina diyebilirim. Hem gündüz, hem de gece görülmesi gereken bu binayla mutlaka fotoğraflar çekilmelisiniz. Zira mimarisine çok emek verilmiş ve büyük bir ilhamla yapılmış.
6. Tuna Nehir Turu
Nehrin kenarında tur alabileceğiniz birçok firma var. Sanırım biz çok araştırmadan da olsa en iyilerinden birinden bilet almışız. Adı “Donay” idi sanıyorum. 11. Kapıda bulunuyor yeri (Gate 11). Almış olduğunuz bilet 2 günlük oluyor ve siz 2 gün içinde ister gündüz, ister gece sınırsız bir şekilde tekneye binip nehir turu yapabiliyorsunuz. Siz sormadan ben söyleyeyim: tam 3 kere bindim : ) Gece mutlaka ama mutlaka şehri ışıklandırmasıyla görmelisiniz. Aşık olmamak için hiçbir sebep yok. Tuna nehrinin suyu her ne kadar çok bulanık olsa da gece muhteşem bir şekilde ışıklandırılmış Budapeşte altında görkemli bir hal alıyor. Tur için ortalama fiyatlar kişi başı 2100-1900 HUF arasında değişiyor, pazarlık da yapabiliyorsunuz. Ayrıca yemekli olanları da var ancak bizim tercihimiz değildi. Bazı tekne turları Tuna Nehri ortasında yer alan “Margaret Adası’na” uğramaktadır. Dilerseniz burada inip, adada gezebilir ve sonraki seferle tekrar binip geri dönebilirsiniz.
7. Margaret Adası
Bu adaya hop on – hop off yapan tekne turlarıyla ulaşıp gezebilir, isterseniz de otobüsle ya da yürüyerek de adaya ulaşabilirsiniz. Çünkü bu adanın Margaret Köprüsü ile de bağlantısı bulunmaktadır. Ada yeşillikler içinde yer almakta, adanın ortasında müzik ve ışık gösterileriyle coşturulan görsel bir havuz, kafeler ve parkın yanı sıra, su kulesi, kilise ve yüzmek için de havuzlar bulunmaktadır. Ayrıca Macar halkının koşu, yürüyüş gibi spor aktiviteleri için de bu adayı tercih ettiğine bizzat şahit oldum.
8. Szent Istivan Bazilikası
Bazilikanın içini gezebilirsiniz, gerçekten hoştu. Özellikle tavanına hayran kaldım. Ayrıca çevresi de çok canlı; kafeler, restoranlar, mağazalar birçok şeyi barındırıyor etrafında.
9. Central Synagogue
Kendisine Avrupa’nın en büyük sinagogu deniliyor, gerçekten de öyle. Eğer ilginizi çekiyorsa girip görmenizde fayda var diye düşünüyorum.
10. Kahramanlar Meydanı (Heroes Square) ve Termal Havuzlar (Szchenyi Bath)
Macar adıyla Hösök Tere. Bu meydanda müzeler ve heykeller bulunuyor. Hemen arka tarafında da büyük bir şehir parkı, parkın içinde de yapay bir gölet ve kiliseler bulunuyor. Bu gölet, halk tarafından kışın aynı zamanda buz pateni yapmak için de kullanılıyor. Parkı isterseniz yürüyerek, isterseniz bisikletle veya kiralayacak olduğunuz mini golf arabalarına benzer araçlarla gezebilirsiniz. Biz ne mi yaptık? ☺ Tabi ki minik arabalara bindik ve parkı o şekilde gezdik. İnanılmaz keyifliydi…
Sıra bu meydanla özdeşleşmiş Budapeşte’nin en büyük termal merkezindeydi. Adı “Szchenyi Bath” ve kesinlikle gidilmesi gereken yerlerin başında yer alıyor. Şehirde başka hamam ve havuzlarda var ancak; en büyüğü ve kapsamlısı kesinlikle bu. Hem içeride, hem de dışarıda yer alan 55 derecedeki sauna ve buhar banyoları ile 38 derece sıcaklığındaki suları ruhunuzu ve kaslarınızı gevşetiyor adeta. Her havuz suyunun sıcaklığı farklı aslında, bu durumda tercih size kalıyor. Oradan ekstra kiralamak istemezseniz yanınızda mutlaka terlik, havlu ve mayonuzla gitmeniz gerekiyor. Sabah 6’da açılıyor havuz ve sabah 6-8 arası ile akşam 17-19 saatleri arası 2 saatlik kullanımlar için indirimli giriş olanağı sağlıyor. Diğer türlü tüm gün fix ücret ödemek zorunda kalıyorsunuz. Ortalama fiyat kişi başı 4500-5000 forint arasında değişmektedir.
11. Yeme – İçme
En çok ilgilendiğimiz kısmı en sona bırakmak da biraz tuhaf oldu ama tecrübelerimizi paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Macar mutfağı denince akla et yemekleri geliyor ve en popüleri de kesinlikle birçoğunuzun bildiği gibi Gulaş Çorbası. Evet yanlış duymadınız bize göre yemek olan Gulaş, onların menülerinde çorba olarak yerini almış. Bildiğimiz etli patates yemeğinin biraz daha sulu şekli ancak o kadar mı lezzetli olur :D . “Spar” marketleri birçok ihtiyacınız için kullanabilirsiniz. Spar marka çeşit çeşit çikolatalar tatilimin kahvaltı menüsüydü diyebilirim :D Yediğim dondurmalar ve tatlılar da çok lezzetliydi. Yukarıda da bahsettiğim gibi Vaci Utca caddesinde Cucina İtalyan restoranındaki Gulaş çorbası ve pizza çok harikaydı. Ayrıca yine bu caddenin baş tarafında sahile yakın kısmında bulunan “Matyas Pince” restoranı da müziği, yemekleri, dansları ve çigan gecesi eğlencesi ile çok hoşumuza gitti. Bu restoranı daha önce internetten araştırırken bulmuştum ve pişman da olmadım diyebilirim. Danslar ve müzik süperdi, yemekler de fena değildi. Eşimin yediği kaz bacağı oldukça sert, fakat benim tercihim biftek ve gulaş oldukça başarılıydı. Günümüzün ve kesemizin önemli bir noktası olan içme suyunu da başlarda satın alan, hazır su delisi ben; ilk günün sonunda pes edip dışarıdaki çeşmelere yöneldim ki inanın tadı marketteki sulardan bile daha iyiydi.
Yine gider miyim? Kesinlikle… Eminim benim gibi birçoğunuz da Budapeşte’ye hayran kalacaksınız. Sizin de fikirleriniz ya da önerileriniz varsa yorum bölümünde bizimle paylaşabilirsiniz. :)