Malta Avrupa’nın en ufak ülkelerinden biri. Adalardan oluşan, küçücük ama tarihi önemi büyük, oldukça turistik bir yer. Ününün gittikçe artmasını ünlü dizi Game of Thrones’un çekimlerinin bir kısmının burada yapılmasına borçlu.
Başkenti Valetta ülkenin en büyük limanına sahip. 1566’da kurulan bu şehir hala orijinal halini koruyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Valetta aynı zamanda 2018 Avrupa Kültür Başkenti ilan edilmiş. Saraylar, müzeler, kiliselerle dolu olan Valetta’yı dar sokaklarını yürüyerek keşfedebilirsiniz. En önemli yapılarından biri altın varaklarla kaplı, Avrupa’nın en güzel barok kiliselerinden biri olan St John’s Co-Katedrali. Bu katedral Papa’nın Malta’ya geldiği zamanlarda ayin düzenlediği yermiş. Malta’nın tarihi hakkında bilgi almak için Mili Arkeoloji Müzesi’ne gidebilirsiniz. Bu müzede tarihi M.Ö. 5000’lere dayanan eserler görmeniz mümkün.
Şehrin en güzel manzarası Upper Barakka Gardens denen yerde. Burayı ziyaret saatinizi 12:00 veya 16:00’ya denk getirirseniz Saluting Battery’de yapılan top atışı gösterisini de izleyebilirsiniz. Valetta’dan, Malta gondolu da diyebileceğimiz dgħajsa’larla veya feribotla Birgu’ya geçebilirsiniz. Vittoriosa olarak da bilinen Birgu, Malta’nın eski başkenti. Malta tarihinin beşiğini oluşturduğu söylenen üç şehirden biri aynı zamanda. Diğer iki şehir ise Cospicua ve Senglea.
Birgu’da Malta’nın en eski kalelerinden biri olan St. Angelo kalesi bulunuyor. Burası mutlaka gezilmesi gereken bir yer. Game of Thrones’un çekimlerinin yapıldığı mekanlardam biri üstelik. Birgu, sarı Malta taşından yapılan binalara eklenen rengarenk balkonlarla dolu çok sevimli bir yer. Sokaklarında kaybolmalık, şarap evleri ve restoranlarında keyif yapmalık…
Malta’nın bir başka şehri Mdina ise Birgu’dan önceki başkenti. Yine buram buram tarih kokan bir yer. Tarihi Ortaçağ’a dayanan bu şehir de tarihi binalarla dolu. Çok az kişi yaşadığı için de Silent City (Sessiz Şehir) diye adlandırılıyor. Tabi gündüz turistlerin doldurması ile sessizliğini kaybetse de geceleri tekrar orijinal haline bürünüyor. Her Cumartesi burada eski Mdina yaşantısını anlatan gösteriler düzenleniyor.
Malta sadece şehirleri ile değil, şehir dışındaki doğal güzellikleri ile de bilinen bir yer. Tekne turları ile gidebileceğiniz ve hatta sularında yüzebileceğiniz, pek çok mağaradan oluşan Blue Grotto bu yerlerden biri. Geçtiğimiz yıla kadar Malta’nın sembollerinden biri olan, suyun üzerindeki bir köprüyü andıran Azure Window ise Gozo’da yer alıyordu, ta ki geçen sene yıkılana kadar. Gozo bölgesi kayalıklı yapısı ile kaya tırmanışı sevenlerin gözde mekanlarından biri. Gozo’daki en önemli yapı Mosta Dome. Avrupa’daki en büyük dome’lardan biri olan Mosta, İkinci Dünya Savaşı sırasında bombalanmış ve ne dome yıkılmış, ne de içeridekiler ölmüş. Düşen bomba ise halen sergilenmekte.
Gozo bölgesinde gezilebilecek yerlerden biri de UNESCO Dünya Miraslarından biri olan Ggantija Tapınakları. 5000 yıllık tarihe sahip tapınaklar dünyanın en eski yapılarından. Bir başka güzellik ise Blue Lagoon (Mavi Lagün). Ana ada ve Gozo arasındaki Comino Adası’nda yer alıyor. Buraya tekne turları ile gidip deniz keyfi yapabilirsiniz.
Malta’nın hem su üstü hem de su altı zenginliklerle dolu. Avrupa’da en iyi dalış yapılan yerlerden biri Malta. Her seviyede dalıcıya hitap eden suları batıklarla, heykellerle, mağaralarla dolu. En ünlü dalış noktalarından biri ise sadece ileri seviye dalgıçlara hitap eden Blue Hole. Malta’da yemekler ise ağırlıklı olarak İtalyan mutfağından esinlenmiş. En önemli yiyeceklerden biri pastizzi adı verilen, içi genel olarak ricotta peyniri ile dolu atıştırmalıklar. Malta’da tatmanız gereken şeylerden biri de Malta’nın geleneksel yemeklerinden biri olan tavşan.