Türlü filmlere konu olmuş, pek çok kişinin hayallerini süslemiş, masalsı, romantizmle özdeşleşmiş bir şehir Paris. Günlerce kalsanız yapılacak şeylerin bitmeyeceği bir yer. Müzeler, kültür merkezileri, bahçeler ve tabi ki Eyfel Kulesi… Paris gezilecek yerler listemiz dışında ayrıca Paris’e her gittiğinizde yeni bir yerler keşfedebilirsiniz.
Öncelikle Bir Metro Haritası Edinin
Paris gezilecek yerler listesini tek tek gezmeden önce kendinize bir metro haritası edinin. Paris, metro ile kolaylıkla gezilebilecek bir yer. Üstelik metro istasyonlarının bazıları çok güzel. Bastille, Abbesses, Arts et Metiers ve benim favorim olan Concorde istasyonu fotoğraflamaya değer yerler.
Paris Gezilecek Yerler Deyince İlk Akla Gelen: Eyfel Kulesi
Paris’e ilk kez gidenlerin ilk durağı Eyfel Kulesi olacaktır. Özellikle güneş batışına doğru giderseniz şehrin hem gündüz halini hem de gecesini görebilirsiniz. Bilet sırasında uzun süre bekleyerek vakit kaybetmek istemiyorsanız internetten bilet alabilirsiniz. Kuleye çıktığınızda birer kadeh şampanya satın alıp bu anınızı daha da bir keyifli hale getirebilirsiniz. Muhteşem Paris manzarasına karşı şampanya yudumlamayı kim istemez ki? Manzaraya doyduğunuzda kuleden inmek için asansör beklemek yerine merdivenlerden inin. Bu şekilde tüm katları tekrar gezip cam zemin olan yerlerden kulenin içine bakabilirsiniz.
Sunay Akın’ın Kız Kulesi için söylediği “İstanbul’un seyredileceği en kötü yer Kız Kulesi’dir. Çünkü oradan baktığınızda Kız Kulesi’nin güzelliğini göremezsiniz!.” sözü Eyfel Kulesi için de geçerli. Kulenin kendisini gezmek güzel ama kulenin güzelliğine varmak için gideceğiniz en iyi yer hemen altındaki Trocadero Bahçesi. Fıskiyelerle dolu dev bir havuzun etrafındaki yeşil alanda şarabınızı yudumlarken Eyfel Kulesi’ni izleyebilirsiniz.
Bir Sonraki Hedef: Louvre Müzesi
Sonraki durağınız ünlü Mona Lisa tablosunun sergilendiği Louvre Müzesi olmalı. Louvre öyle hemen 1-2 saatte gezilebilecek bir müze değil, eni konu zaman ayırmak gerekiyor. Dünyanın en çok ziyaret edilen birkaç müzesinden biri olduğu için aşırı kalabalık bir yer. Sıra bekleme sürenizi azaltmak için biletinizi online alabilir, sabah erken saatlerde ziyaret edebilir, girişi cam piramidin olduğu taraf yerine farklı bir kapıdan yapabilirsiniz.
Bahçeleri Görmeden Gitmek Olmaz!
Paris’e gelip de bahçelerini gezmemek olmaz. Gezilebilecek en güzel bahçelerden biri Jardin des Tuileries. Bu bahçedeki havuzun kenarındaki sandalyelere oturup güvercinleri beslemek, bir yandan da Concorde Meydanı ve Arc de Triomphe’a bakmak son derece keyifli. Paris’in yerlilerinin tercihi ise Jardin du Luxembourg. Özellikle haftasonları bu bahçe spor yapan ve çocuklarını gezdirmeye getiren Parislilerle dolup taşıyor.
Caddelere Atılma Zamanı
Parkta yeterince dinlendikten sonra kendinizi dünyanın en ünlü caddesi Champs Elysees’ye atın. Cadde üzerinde aklınıza gelebilecek neredeyse tüm markaların dükkanlarını bulabilirsiniz. Bence en keyifli şey lüks arabaların mağazalarını ziyaret edip gelecekte üretmeyi planladıkları modellerin prototiplerine, sadece bir kaç tane üretilen bisikletlere bakmak. Cadde üzerinde soluklanabileceğiniz çok sayıda cafe de mevcut.
Champs Elysees’in sonunda ise ünlü zafer takı Arc de Triomphe var. Takın terasına çıkılabiliyor. Terasın manzarası oldukça güzel ama burayı özel yapan şey takın bulunduğu dönel kavşağın tam 12 ayrı bulvara açılması ve buradaki çılgın trafiği izleme şansı. :) Unutmayın, bu çılgın kavşağa yaya olarak geçemiyorsunuz, trafik durmuyor. Arc de Triomphe’a gitmek için alt geçidi kullanmanız gerekiyor.
Gotik mi Gotik: Notre Dame Kilisesi
Paris denince akla gelen önemli yerlerden bir diğeri de Victor Hugo’nun romanı ile ünlenmiş Notre Dame Kilisesi. Seine Nehri’nde bir adada yer alan bu gotik kilise kesinlikle görülmeye değer. Hele bir de bir Pazar ayinine denk gelirseniz oldukça beğeneceksiniz burayı. Kilise normalde ücretsiz, yalnız kulelerine çıkmak isterseniz bilet almanız gerekiyor. 350 basamağı tırmanıp yeterince acı çektikten sonra şahane bir Paris manzarasına kavuşuyorsunuz. Paris manzarasına bakarken ürkünç çörtenler de size eşlik ediyor. Notre Dame kilisesinin hemen yakınındaki Shakespeare and Company adlı kitapçıya da uğrayabilirsiniz. Özellikle Before Sunset’i izleyip de filme aşık olduysanız mutlaka ziyaret etmelisiniz, zira burası filmin açılışında Jesse’nin söyleşi yaptığı muhteşem kitapçı.
Daha önce de dediğim gibi Paris gezmekle bitmeyen bir yer. Hele de ilk gidişinizse ne yapacağınızı şaşırabilirsiniz. Her yeri gezmeye, her şeyi görmeye çalışmayın. Biraz şehrin akışına bırakın kendinizi. Cafelerde oturun, sokaklarda gezin, parklarda piknik yapın. Zira kalan yerleri görmeniz için Paris sizi tekrar tekrar çağıracaktır. Paris’in tekrar çağırdıklarındansanız ya da Paris’i ilk kez görecekseniz tek yapmanız gereken buradan kolayca uçak biletinizi satın almak!
Paris ile ilgili bilmediklerinizi öğrenmeye ne dersiniz? Buradan buyurun!