Sakız Adası özellikle İzmir’de yaşayanlar için ulaşımı en kolay Yunan adası. Hazır yaz sıcakları bastırmışken Schengen vizeniz veya yeşil pasaportunuz varsa hafta sonu gezisi yapmak için eğlenceli bir yer. Feribot acentelerine 3-4 gün önceden gerekli evraklarla başvurarak Sakız Adası için kapıda vize almak da mümkün.
Sakız Adası’na Çeşme’den kalkan feribotlarla çok kısa bir sürede ulaşılabiliyor. Önerim adaya varır varmaz araba kiralamanız. Sokakları dar, araba kullanmak biraz zorlu görünse de trafikte herkesin birbirine saygılı olması sayesinde sorunsuz bir gezi yapmak mümkün. Diğer bir alternatif de adayı bisikletle dolaşmak. Bisikletinizi Sakız Adası’na ücretsiz olarak götürebiliyorsunuz.
Adada gezilecek çok yer var. Köyler, manastırlar, plajlar ve muhteşem balık lokantaları…
Köylerin en güzeli Pyrgi. Bu köyde evlerin tamamı siyah beyaz geometrik desenlerle kaplı. Daracık sokakları, minik tünelleri, domates kurutulan şirin balkonları ile çok keyifli bir yer.
Mutlaka gezmenizi önerdiğim bir başka köy de Mesta. Mesta’nın içine araba almıyorlar. Ortaçağdan kalma bir köy olan Mesta’nn etrafı surlarla çevrili. Adeta bir kale gibi. İçerisinde sevimli kafeler ve eğlenceli dükkanlar bulmak mümkün. Çok güzel seramik ürünleri satılıyor köyde. Mesta’ya kadar gitmişken zemini çakıl taşları ile süslenmiş Taksiarhis Kilisesi’ni de gezmenizi öneririm.
Köyleri gezerken sıcaktan bunaldıysanız artık kendinizi serin sulara atma vakti. Adanın en ünlü plajı siyah volkanik taşlarla kaplı Mavra Volia. Beach Club modunda gelişmiş bir yer isterseniz ve kalabalık sizi ürkütmüyorsa Karfas’a da gidebilirsiniz. Deniz adanın bu tarafında dalgalıysa diğer tarafındaki Lithi veya Kato Fana plajları da tercih edilebilir. Plaj seçenekleri bitmiyor, adada 27 tane plaj var. Gün boyu o plajdan bu plaja atlayabilirsiniz dilerseniz.
Sakız Adası’nda atlanmaması gereken yerlerden biri de Nea Moni Manastırı. UNESCO Dünya Mirası listesinde olan bu manastır 11. yy’dan kalma. Yunanistan’ın mozaikleri yekpare halde korunabilmiş üç kilisesinden birini barındırıyor bünyesinde.
Nea Moni’ye giderken yoldan biraz saparak Aziz Markou Manastırı’na da uğrayabilirsiniz. Oldukça küçük ve ıssız bir manastır. Mavi beyaz sevimli yapısıyla Nea Moni’den daha çok hoşuma gitmişti benim. Ayrıca burası Sakız Adası’na tepeden bakmak için en iyi noktalardan biri.
Sakız Adası’nın en güzel yanlarından biri de Türkiye’ye nazaran çok daha ucuz olan balık lokantaları. Merkezde, liman bölgesindeki restoranları da tercih edebilirsiniz ama balıkların en tazesini, en güzelini yiyeyim derseniz balıkçı köylerine gitmenizi öneririm. Langada iyi bir tercih olabilir. Hem ufak bir balıkçı köyünü gezmiş olursunuz hem de sıra sıra balık lokantalarından birinde ziyafet çekebilirsiniz. Ahtapot yemeyi ve yanında ouzo içmeyi unutmayın sakın. Langada’ya giderken yolda yel değirmenleri ve küçük bir manastırda mola verebilirsiniz üstelik.
Adada konaklamayı nerede yapalım derseniz, en popüler yer kordon bölgesi ama biraz daha farklı bir yerde konaklamak isteyenlere Kambos bölgesini öneririm. Kambos daracık sokakları olan şahane bir yer. Burada evlerin otellerin etrafı yüksek duvarlarla kaplı. Bu duvarları geçip otellere girdiğinizde ise içeride mandalina bahçeleri ve otantik bir yapı ile karşılaşacaksınız. O yüzden hazır araba da kiralamışken en güzeli kordon kalabalığından kaçıp Kambos’ta kafa dinlemek. Hatta gece Kambos’ta konaklıyorsanız akşam yemeğini sirtaki eşliğinde Apomero adlı restoranda yiyebilirsiniz. Biz gittiğimizde şansımıza restoranin ufak bir kısmında düğün vardı. Turistik olmayan, gerçek bir sirtaki şovu izleme fırsatı bulmuştuk.
Dönüş feribotunuzun saati yaklaştıysa ve hala hediyelik eşya alamadıysanız üzülmeyin. Liman bölgesi hediyelik eşya dükkanları ile dolu. Sakız reçeli, sakız likörü veya sakıza dair aklınıza ne gelirse satılıyor burada.
Küçük bir ada olmasına rağmen yapılacak şeyler bitmiyor Sakız’da. Ulaşımının rahatlığıyla da ayrıldıktan sonra sizi tekrar tekrar çağıracak bu sevimli ada.