Son zamanlarda adını sıklıkla duymaya başladığımız yeni bir felsefi akım ile karşı karşıyayız: Montessori. Montessori felsefesi ya da Montessori sistemi, aslında temel olarak bir eğitim sistemi olarak karşımıza çıkıyor. Klasik eğitim yöntemlerinden pek çok yönü ile ayrışan Montessori anlayışı görünüşe göre yalnızca eğitim alanında değil, çocukların dahil olduğu pek çok alanda, özellikle de yatak odalarında benimsenen ve kullanılan bir yöntem haline gelmiş.
Montessori Metodu Nedir?
“Montessori nedir?” diye baktığımız zaman özellikle 0-6 yaş arasındaki çocukların bilişsel yetkinlik ve becerilerini geliştirmek amacıyla uygulanan bir sistem ile karşılaşıyoruz. Montessori metodu, geleneksel eğitim modellerinden farklı olarak her bir çocuğun kendi içinde farklı ve özel birer birey olduğunu ve çocukların kendi bireysel öğrenme hızlarına bağlı olarak ilerleme gösterebildikleri anlayışını temel alır. Bu noktada Montessori yönteminin daha çok özgürlükçü, bireysel ve bilişsel bir yöntem olduğunu söylememiz mümkün.
Montessori Metodu Nasıl İşliyor?
Montessori dünyası geniş ve kalıplara sığmayan bir dünya olarak biliniyor. Çocukların bilişsel gelişimlerine odaklandığı için Montessori anlayışı çerçevesinde verilen eğitimler somut ve elle tutulabilir objeler üzerinden iletiliyor. Montessori materyalleri de doğal olarak çocuğun bilişsel ve pratik zekasını geliştirmeye yönelik tasarlanıyor. Montessori oyuncakları buna verilebilecek en iyi örneklerden bir tanesi.
Montessori eğitimi ilkeleri aslında her çocuğun tek, özel ve kendine has bir varlık olduğu temeli üzerine dayandırılır. Buna göre çocuk etrafındaki maddesel ve somut dünyayı sindirerek gelecekte evrileceği birey modelini inşa eder ve şekillendirir. Bunu serbestçe yapabilmesi için de Montessori anlayışı ile eğitilen çocuklar diledikleri materyaller, oyuncaklar ve objeler ile diledikleri yerde ve diledikleri zaman diliminde çalışabilme özgürlüğüne sahiptir.
Temel olarak Montessori anlayışının amacı özünde çocuklara önceden hazırlanmış ve tasarlanmış bir çevre dahilinde kendi kendini geliştirebileceği bir ortam oluşturmak ve bu ortam sayesinde ona hareket ve eylem özgürlüğü tanıyarak kendi kendini yönetebilmesini sağlamaktır.
Montessori Anlayışını Her Yerde Benimsemek…
Montessori anlayışına dahil olmak ve çocuğunuzu bu anlayış çerçevesinde yetiştirebilmek için bahsettiğimiz çevreyi yalnızca okulda ya da eğitim gördüğü kurumda sağlamak yetmez. Bu anlayışı çocuğun yaşamının her alanında hissettirmek ve yaşatmak gerekir; ve buna eviniz de dahil.
Çocuğunuzun anaokulu ya da okulu dışında en çok vakit geçirdiği yer çoğunlukla evi ve yatak odası oluyor. Montessori anlayışı özellikle 0-6 yaş arası çocuklara yoğunlaşan bir teknik olduğundan ötürü bu anlayışı benimseyerek çocuklarını yetiştirmek isteyen ebeveynler çocuğun doğumundan itibaren bu felsefe özelinde eyleme geçmeli ve ona göre hareket etmeliler. Montessori felsefesini yansıtmak için doğal olarak çocuğun ilk hayal dünyasını oluşturacağı bebek odasını da elden geçirmek gerekir.
Montessori Bebek Odaları Nasıl Olmalı?
Montessori anlayışına göre döşenmiş bir bebek odası aslında Montessori felsefesinin temel taşlarını tasarımında barındırıyor. Başka bir deyişle bu oda çocuğun kendi işlerini kendi yapabileceği, kendi kendine yetebileceği ve özgüvenini destekleyerek bağımsızlık kazanabileceği bir şekilde döşenmiş olmalı. Çocuklar buna göre hazırlanmış yatak odalarında kendilerini daha mutlu, başarılı ve özgüven sahibi hisseder ve sağlıklı birer birey olma yolunda evrimlerine devam ederler.
Yatak odasının tamamen kendine ait olduğunu hissedebilmesi için çocuğun boyuna ve ölçülerine göre mobilyaların varlığı çok önemlidir. Odanın içinde bulunan yatak, gardırop, raf, koltuk ve çalışma masası çocuğun erişebileceği ve kolaylıkla kullanabileceği konumda ve ebatta olmalıdır. Bu bağlamda Montessori tarzında döşenen odalarda ilk göze çarpan detay yer yatakları oluyor. Montessori yatakları yere yakın seviyede olmaları ile ön plana çıkıyor ve çocukların kolaylıkla erişebileceği boylarda tasarlanıyor. Bununla birlikte çoğunun kendini güvende ve gerçek anlamda “evinde” hissetmesi için Montessori yatak çerçevesinde bir de çatısı bulunuyor.
Montessori yatak odaları aynı zamanda çocukların kendilerine özel alanlar yaratabileceği şekilde tasarlanmış olmalı. Ayarlanabilir raflar, yeri değiştirilebilir tekerlekli kesonlar ve açık dolap sistemleri buna en güzel örnek oluşturan mobilyalar arasında. Ahşap tonlar, doğal renkler ve renk çeşitliliği de odanın dizaynında önem taşıyan bir diğer unsur. Kız çocuklara pembe renk, erkek çocuklara ise mavi renk oda döşeme geleneğinin tamamen terk edildiği Montessori anlayışında çocuk özgür bırakılarak renkleri de her şeyde olduğu gibi kendi keşfetmelidir.
Tabii Montessori oda anlayışını evinizde benimsediğiniz takdirde odaya dahil ettiğiniz her bir objenin ve eşyanın da bu anlayışın çerçevesinde yerleştirilmesi gerek. Çocuğunuzun kendi başına giyinebilmesi için kıyafet dolabı erişebileceği bir boyda, kıyafetleri ise kolaylıkla çıkarabileceği konumda olmalı. Kendini tanıyabilmesi adına odasına yerleştireceğiniz ayna da tıpkı dolaplar gibi çocuğunuzun boyuna hitap etmeli ve kullanışlı olmalı. Sadece bebek odasında değil, evin geri kalanında da bu anlayışın desteklenmesi gerekiyor. Örneğin banyonuzda çocuğunuza özel bir havlu askısı yerleştirebilir, buzdolabına kendi kendine yetişebilmesi için mutfakta daima bir tabure bulundurabilir ya da salona ona özel mini bir koltuk yerleştirebilirsiniz.
Montessori tarzında bir bebek odası ya da çocuk odası döşemek son zamanlarda oldukça zahmetsiz ve kolay bir hal aldı. Özel olarak üretilen Montessori yataklar, Montessori raflar, Montessori oyuncaklar ve Montessori mobilya modelleri ebeveynlerin bu anlayışı benimsemelerine yardımcı oluyor. Dilerseniz ilginizi çekebilecek ürünleri buradan inceleyebilirsiniz.